Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

67 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Tezer'i sadece okumayın, anlayın.
Ah Tezer Özlü, Türk Edebiyatının Gamlı Prensesi.. Türk Edebiyatının keşfedilmemiş şarkısı, bilinmeyen adası, kısık sesiyle insanlara sessiz sessiz haykıran minik kuşu; edebiyat sarayımızın en arka, en ücra odası.. Tezer Özlü ile tanışmam bu senenin Şubat ayında "Yaşamın Ucuna Yolculuk" kitabıyla olmuştu. Tesadüfen tanışmıştım ve o sıralar neredeyse tüm hayatım o olmuştu. Kısa bir kitap olmasına rağmen uzun sürede bitirmiştim. Kitap okuma merakı olan bir kız arkadaşım benden öneri istediğinde de nedendir bilmem o kitabını hediye ettim ve 15. sayfasına "Bu kadını sadece okuma, anla." diye bir not bırakmıştım. Siz de eğer Tezer Özlü okuyacaksınız sizlere de söylüyorum: "Bu kadını sadece okumayın, anlayın." Düz bir mantıkla okunduğunda oldukça basit bir kitap olarak görünebilir lakin derinine inip, anlamaya çalıştığınızda kendinizi direkt kahramanın yerinde bulacaksınız. Yani Tezer'in. Demem o ki kitabın başları sıkarsa sizi ve basit bir kitap olarak düşünürseniz kitabı sakın bir kenara bırakmayın insan kardeşlerim. Çünkü o kenara bıraktığınız o ince kitabın içersinde 7 milyar insanın içinde yalnız kalmış bir kadının sessiz bir haykırışı var. "Beni lütfen anlayın." diyen bir kadının sessiz haykırışı. Kitabın içeriğine gelecek olursak kitap anı - otobiyografi türünde romanesk bir tutumla yazılmış, roman olarak da adlandırabileceğimiz; yazarın aile yapısını, aşklarını, evliliklerini, akıl hastanesinde yaşadıklarını, yaşadığı dönemi, çocukluğunu yetişkinliğini tüm açıklığıyla anlattığı eseri. Dediğim gibi otobiyografi, anı ya da roman.. herhangi bir kategoriye sokmakta güçlük çekilen kitapta yaşadıklarını, gel-gitlerini, baskıcı ailesini, kardeşi ve kuzeni ile yaşadığı çarpık cinsel ilişkilerini büyük bir cesaret ve içtenlikle dile getirmiş. Elektro-şok tedavisi, Sigara izmaritini yere attığı için hizmetli tarafından dövülmesi, deli gömleği giydirilerek karyolaya bağlanması, korkuları, sevemedikleri, sapkın ilişkileri, okurken daha nice tüyler ürperten olaylar.. Ve tüm bunları çok güçlü bir betimleme ile sunmuş bizlere. Okurken zihnimizde canlanmaması olanaksız. Anlatı arasına çok vurucu cümleler de serpiştirilmiş hayat, toplum ve siyasi olaylar hakkında. Çok mükemmel tweetler çıkarabileceğimiz bri kitap da diyebilirim. :) Türk edebiyatında kadının merkezde olduğu ve cinsel ilişkiler bakımından yaşadıkları hep ayıplanır bildiğiniz üzere. En kuvvetli örneği Bihter Ziyagil. Toplumuzda Bihter'i herkes ayıplarken Behlül Bey hakkında kimse bir ayıplama da bulunmaz kolay kolay. Namus, sadece kadına has bir hususmuş gibi sanki, ahmakça. Bu durum hakkında Aziz Nesin'de 2 Şubat 1981 yılında bir dergiye yazdığı makale'de romandan bahsetmiş ve Tezer'e sormak isterdim demiş: "Bu kitabı annen,baban ve ağabeyin de okumuşlardır elbet .Bir şey demediler, herhangi bir tepki göstermediler mi? Sonra oğlun büyüyünce,ileride ne düşünecek senin için diye şimdiden düşünmüyor musun?" Bence bu soruya Tezer Özlü de kitabındaki şu alıntıyla cevap verirdi: “İçimdeki kıpırdanışları dinliyorum. Bir şeylere açılmak, bir yerlere koşmak, dünyayı kavramak istiyorum. Dünyanın bize yaşatılandan, öğretilenden daha başka olduğunu seziyorum.” (sayfa 25) Kitabın 60. sayfasında "Bazı kitaplar, gerçek yaşamdan daha duyarlı, daha büyük boyutlara götürüyor beni." diyor Tezer Özlü. Siz de böyle düşünüyorsanız bu kitabı severek okuyabilirsiniz. Eveet, benden bu kadar sevgili okurlar. Gidip Ramo seyredip Esra Bilgiç'e aşık olmam gerek. Hepinize şimdiden musmutlu, kitaplarla dolu seneler dilerim. Sağlıcakla kalın.
Çocukluğun Soğuk Geceleri
Çocukluğun Soğuk GeceleriTezer Özlü · Yapı Kredi Yayınları · 201816,4bin okunma
··
547 görüntüleme
Kadir Tribbiani okurunun profil resmi
Bu arada seneyi Tezer Özlü ile kapatmışım. Bu bi miktar mutlu etti beni. ☺
Sibel okurunun profil resmi
Leyla Erbil'e yazdığı mektuplarında geçiyor: “O gece sabaha kadar uyanık Tezer. Sabaha kadar kapıları, camları, halıları siliyor, çatal bıçakları ovup parlatıyor. Devletin üzerine sıçrattığı kanı yuğup arıtmak istiyor. Sabah görüştüğümüzde bir kez daha bu ülkeyi terk edeceğine yemin ediyor. Mücadeleyi sürdürme lafları ediyorum ben, o ise, "burası bizim yurdumuz değil ki, burası bizi öldürmek isteyenlerin yurdu!" diyerek sürekli yineliyor... Hâlâ da öyle değil mi?” Herkesin buğulu camlardan bakmaya alıştığı bir dünya var sanki, Tezer ise her kitabında berrak bir göz ile bakıyor yaşama, insanlara, her şeye. Buğulu camlara alışkın insanlar Onu bazen anlamıyor, belki anlamak için de biraz yaşanmışlık gerekiyor bilmiyorum. Tek bildiğim çok sevdiğim, okumadığım iki kitabı kaldı, bitirsem de tekrar tekrar okumaktan bıkmayacağım. Emeğinize sağlık, güzel bir inceleme olmuş.
Kadir Tribbiani okurunun profil resmi
Bu kadına bağlanmamak, aşık olmamak elde değil.. Sağ olun. Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim.
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.