Kaderimiz akla sığmaz bir şekilde bizimle oynuyor! Hiç istediğimizi elde ettiğimiz oldu mu? Hiç gücümüzün yeteceğini sandığımız şeye erişebildik mi? Her şey aksine oluyor. Kader, farkına bile varmadan, kayıtsızca üzerinde dolaşana veriyor en güzel atları. Oysa at sevgisiyle kalbi tutuşup yanan birine yayan yürümek düşüyor ve yanından geçen tırısa alıştırılmış at gördüğünde sadece damağını şaklatmakla yetiniyor. Ağzı, iki lokmadan fazla yemek yiyemeyecek kadar küçük olan birine mükemmel bir aşçı kısmet oluyor; baş karargâh kemeri gibi büyük ağzı olan biriyse patatesten hazırlanan herhangi bir Alman yemeğiyle yetinmeye mecbur kalıyor. Hayatımız bizimle tuhaf bir oyun oynuyor!