Meşhur bir özdeyiş vardır: Dünün güneşiyle bugünün çamaşırı kurutulmaz! Peki
yarının güneşiyle bugün aydınlatılabilir mi? Evet, aydınlatılabilir. Çünkü dünün güneşi batmıştır, bugüne çağmaz, ama yarının güneşi daha doğmamıştır ve elbette “Gün doğmadan neler doğar.”a dair ümit insanı umutlandırabilir.
Bunun en güzel örneğini Mehmet Âkif’in, İstiklâl Marşımızda da yer alan şu
mısralarında görürüz: Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın/Kim bilir, belki
yarın belki yarından da yakın! Bu ifadeler, bugünü yarına ısmarlayıp yatanlar
için değil, bugün olmadı diye ümitsizliğe kapılmayıp var gücüyle savaşanları
hakikatlemek için söylenmiştir.
"Hemşirelik okuluna girişimden bir ay sonra Yale logolu bir kahve kupası almıştım. Annem bunu, her gün New Haven trenini yakalamak için güneş doğmadan evden çıkmak zorunda olduğumdan aldığımı, böylece her sabah kalkıp bana sıcak kahve hazırlayacağını zannediyordu. Ama benim eksikliğini duyduğum şey kafein değil, farklı bir dünyaya giriş biletiydi. Trene her binişimde kupayı kucağıma koyar, YALE yazısını trene binen diğer yolcular okuyabilsin diye özellikle dışa çevirirdim. Bu bir tür bayrak. Ben de sizden biriyim, anlamına gelen bir işaretti."
Şafii âlimlerinden biri olan Ebu Zekeriyye İbni Nehhas (rahimehullah) “Tenbihu’l-Ğafilin an Amali’l-Cahilin” adlı kitabında şöyle der:
“Niyetin telaffuz edilmesi vacip değildir. Bilakis dört imamda ve diğer imamlarda sünnet dahi değildir. Bilakis âlimlerden birçoğu bunun bidat olduğunu söylemişlerdir, çünkü bu hususta ne Rasûlallah (sav)’den ve