Tansu Çiller Başbakan'dı. Genelkurmay Başkanı'nın görev süresinin 1 yıl daha uzatılması için en çok didinen oydu. Gelgelelim Doğan Güreş'in herşeyden önce yaş sınırından emekli olması gerekiyordu. Yüksek Askeri Şura, yasalara göre Doğan Güreş'i yaş sınırından emekli etmek zorundaydı. Yaş sınırından emekliliği önleyecek hiç bir yasa yoktu.. Öyleyse herşeyden önce Yüksek Askeri Şura'ya gitmemeliydi bu iş. Yasaya göre terfi, tayin, süre uzatma işlerini yürüten Yüksek Askeri Şura, Başkent'te yalnız barış zamanında görev yapmak üzere kurulmuştu. Yüksek Askeri Şura'nın devreden çıktığı tek durum savaş haliydi. Savaş halinde Şura'nın tüm yetkileri yasa uyarınca tek başına Genelkurmay Başkanı'na geçiyordu. Öyleyse Doğan Güreş'in görevde kalabilmesi ancak savaş hali ilanı ile gerçekleşebilirdi.(...) Demek ki, Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'in görev süresini 1 yıl daha uzatıp yaş sınırından emekli olmasını önleyecek bir yol vardı: Savaş hali iları! Evet ama durup dururken de savaş hali ilan edilemezdi. Bir olay olmalıydı ki savaş hali ilanı sözkonusu olabilsin. İşte tam bu noktada, Refah Partisi'ni Atatürkçü ilan edip Genelkurmay'ın Refah Partisi'ni desteklediğini duyuran yayınlar yapmakta olan Yeni Günaydın gazetesi, 10 Mayıs 1994 günlü sayısında -ki bugünlerde Doğan Güreş'in görev süresi uzatılmaya çalışılıyordu- baş sayfadan bir kaç ay sonra Türk-Yunan Savaşı çıkacağını duyuruyordu.
Reklam
Günaydın. İnsanın hayallerinin, varmak istediği yolun bütünüyle anlaşılması ne mümkün. Anladığını söyleyenler, en yakınımız olsa da kafa sallayıp geçiyor bazen. Ege Soley, "Ne kadar yan yana olursak olalım, bu hayatta hepimizin yolu sadece kendine." der. Dünyaya yalnız geldik sevgili okur. Ağır ama gerçek. Yolumuza bakacağız demek... Var olun.
Günaydın. Zamanın vicdansızlığı ne bela şey. Alıp götürüveriyor her şeyi. Güzel ya da çirkin. Unutulmaz ya da geçici. Fark etmiyor hiç. Serhan Ergin, "Gelmedin. Kayboldun, yok oldun. Bulamadım seni. Yıllar geçti. Fotoğrafın bile yoktu bende, zamanla yüzün silinmeye başladı belleğimde." der ve ekler: "Zaman geçtiği her şeyi un ufak ediyor, biliyorsun." Zamana karşı koyulmuyor sevgili okur. Var olun.
Günaydın. Ne çok hayranı var şu dünyanın. Hep kazanmak hep başarmak hep ileriye gitmek hep bilmem ne. İnsanın bazen alın bütün dünyayı başınıza çalın diyesi gelir, bilirsiniz. Ülkü Tamer, "Yenilirsem yenilirim, ne çıkar yenilmekten?" der. Ne diyelim sevgili okur. Yensinler, yesinler; bu hırslar bu kötülükler bize ırak olsun. Var olun.
Günaydın. Haldun Taner bir kitabında soruyor: "Saadet bu ömrün neresinde?" sonra bir başka kitabında yanıtlıyor sorusunu: "İnsan önemli dostlarım. Her şeyden önce insan." Evvela temiz bir vicdanımız olacak sevgili okur. Temiz, kullanılmamış, vicdanlı insanlarla bir aile, temiz vicdanlı bir ülke, temiz vicdanlı bir dünya... Saadet bu umudun içinde gizli olacak. Hayal mi? Zaman gösterecek. Var olun.
Reklam
Herkese günaydın HAYİRLİ CUMALAR
Günaydın
“Taşındığım her yerde çiçek açacağım. Çünkü bahar benim içimde.” Umarım ekildiğimiz topraklar bizi hep yeşertir.
Yanlış anlamak için tetikte bekleyene kendini doğru anlatamazsın, bırak bazıları yanlış anlasın, herkese kendini anlatmaya çalışma.
Reklam
Yataktan değil de mezardan kalkmış gibi hissediyorum günaydın
Günaydın hayırlı cumalar.
"Haklı olanı güçlü kılamadığımız için, güçlü olanı haklı kılıyoruz..."
88 syf.
·
Puan vermedi
Ağustosta Görüşürüz
Günaydın sevgili kitap severler Bugün sizlerle #gabrielgarciamarquez ‘in ölümünden on sene sonra çocukları tarafından yayınlatılmış son romanından #ağustostagörüşürüz ‘den bahsetmek istiyorum. Kısacık bir hikaye var karşımızda. Çok sevimli, bir yaz rüzgarı gibi peşine takan bir hikaye. Her sene Ağustos’un 16’sında adaya giden bir kadın. Annesinin mezarı adada. Her sene adaya gidip, annesinin mezarına çok sevdiği çiçeklerden bırakan bir kadın. Bu seyahatleri bir süre sonra birer heyecan rüzgarına dönüşür. Her bir Ağustos ona ve tekdüzelikten can çekişen hayatına heyecan getirir. Her sene o günü sabırsızlıkla beklemeye başlar. Ta ki bir gün günlük heyecanların ötesinde bir duyguyla bedeni titreyene kadar. Yine bir Ağustos gezisinde annesinin mezarının, o çok sevdiği çiçeklerle kaplandığını görür. Mezarlık bekçisi her sene belli zamanlarda yaşlı, bastonlu bir beyin mezarı ziyaret ettiğini ve bu çiçekleri bıraktığını söyler. O zaman anlar annesinin ölmeden evvelki yok oluşlarının nedenini. O anda anlar annesinin neden ısrarla bu adaya gömülmek istediğini. Başyapıt olacak bir hikaye. Mutlaka okumalısınız.
Ağustosta Görüşürüz
Ağustosta Görüşürüz
Gabriel Garcia Marquez
Gabriel Garcia Marquez
Ağustosta Görüşürüz
Ağustosta GörüşürüzGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202463 okunma
Size de Günaydınnn :)))
Bu dünya bomboş Hiç biseye üzülme değmez 🥳🥳🥳 Kaan Boşnak 😎 Barbar 🎉 open.spotify.com/track/0UN0qSJUn...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.