Bence manevi şeylere bakışımız denizin içinden güneşe bakan ve üzerlerindeki kalın su tabakasının yalnızca ince bir hava tabakası olduğunu düşünen istiridyeler gibi. Bence vücudum varlığımın iyi tarafının bir posasından öte bir şey değil. Hatta isteyen alsın vücudumu, samimiyim. O ben değilim. Ve böylece yaşasın Nantucket, varsın balinazede bir tekne gelsin alsın vücudumu, yeter ki dokunmasınlar Jüpiter'in kendisinin bile alamadığı ruhuma.
Ah ölüleri yeşil çayırların altında yatanlar! Çiçeklerin arasında durup, burada, işte burada yatıyor sevdiğim diyebilenler! Sizler bu insanların bağrında yatan hüznü bilemezsiniz. Altında külleri bile olmayan şu siyah kenarlı mermerlerde kim bilir ne acılar gizli. Şu donuk yazılarda kim bilir ne hüzünler var.
Reklam
Heyecanlı bir insanı pasif direniş kadar çileden çıkaran bir şey yoktur.
"Şu hayatta bazen öyle olur ki dünyanın en dar kafalı adamları, dünyanın en eli açık kişilerini yiyip bitirirler."
"...pek çok zat vardır ki kıskançlık uğruna, öfkelendikleri için, kin yüzünden, bencillik sebebiyle, gururlarını bahane ederek cinayet işlemişlerdir; fakat hayırseverlik uğruna cinayet işleyenine ben bugüne dek hiç rastlamadım."
"Duyarlı bir kimse, kendi merhamet duygusu yüzünden sık sık acı çeker. En sonunda da, içindeki merhamet duygusunun kimselere yardımının olmadığını anladığı vakit, sağduyusu bu kişinin ruhunu merhamet hissinden arındıracaktır."
Reklam
“…Bana önceden nasip edilen hayatımın amacını iyice kavrıyorum. Memnunum. Diğerlerinin daha yüce amaçları olabilir ama Bartleby, benim bu dünyadaki misyonum senin uygun gördüğün süre boyunca kalabileceğin bir iş yeri temin etmektir.” İnanıyorum ki iş yerime ziyarete gelen arkadaşlarım, sormadığım acımazsız fikirlerini zorla belirtip durmasalardı, bu bilge ve kutlu ruh hâlim devam edecekti. Genellikle bağnaz kafalardan çıkan sesler, daha cömert kişilerin kararlarını da en sonunda yıpratır.
O, çıkmak için kapıyı açtığında Kerpeten göz ucuyla beni yakalayıp elindeki belgeyi geçirmesi için mavi mi yoksa beyaz kâğıt mı tercih ettiğimi sordu. Tercih kelimesini bilerek vurgulamamıştı, ağzından kendiliğinden çıktığı belliydi. Benim ve kâtiplerimin, akıllarını olmasa da dillerini bozan bu çılgın adamdan kurtulmam şart diye düşündüm ama bu haberi hemen söylememem daha akıllıca olurdu.
…gençliğimden beri en kolay yaşamın, en iyisi olduğuna gönülden inanmış bir adamım.
Reklam
“Ama öyledir, bağnaz kafaların sürekli baskısı, sonunda daha cömert olanların tüm kararlılığını yer bitirir.”
“Ah mutluluk ışığı sever, biz de dünyayı şen sanırız; ama sefalet kendini vakurca saklar, biz de sefalet yok sanırız.”
Heyecanlı bir insanı pasif direniş kadar çileden çıkaran bir şey yoktur.
He zaman iki şeytani gücün kurbanı olduğunu düşünmüşümdür -hırs ve hazımsızlık.
Acıyı görme veya düşünmenin bir noktaya kadar bizi etkilediği çok doğrudur, ayrıca korkunçtur da, ama bu noktanın ötesinde etkisini kaybeder. Bunu insan yüreğinin bencilliğine yıkanlar yanılgıya düşmüş olurlar. Duygu, ölçüsüz bir uzvi hastalığa çare bulamama umutsuzluğundan kaynaklanır. Duyarlı biri için, merhametin acı vermesi oldukça sık rastlanan bir olgudur. Acımanın bir yarar sağlamadığı kesinlikle algılandığında da, sağduyu ruha bu duyguyu başından atıp kurtulmasını buyurur.
Resim