Artık Habil'i gözden çıkarıp Kabil'i baş tacı edemezdim ve etmeye de niyetim yoktu, eskisi gibi yine Habil'e dönüşmüştüm.
Sayfa 62 - Can Yayınları
"Hikayem hoş değil, icat edilmiş hikayeler gibi tatlı ve uyumlu değil. Akılsızlık ve şaşkınlık, çılgınlık ve hayal tadında. Artık kendine yalan söylemek istemeyen tüm insanların hayatı gibi." Hermann Hesse
Reklam
"...şimdiye kadar öğrendiğim tek şey, hiçbir şey öğrenemeyeceğim oldu."
Ben de gerçekten yaşasam, gerçekten bir şeyler yapsam, gerçekten yaşayıp hayattan keyif alsam, böyle bir seyirci gibi hayatın yanı başında durup dikilmesem diye geçirdi içinden.
Neşe ve bazen haz içinde vakit geçirmesine karşın gerçek hayatın ona hiç dokunmaksızın yanı başından akıp gittiğini düşünüyor, bir saat kadar bunun bilinci içinde yaşıyordu.
Bak azizim, Kamaswami olsaydım, pirinç alma işinden bir şey çıkmayınca kızıp öfkelenir, çarçabuk döner gelirdim, zaman da para da gerçekten boşa harcanırdı. Ama ben güzel günler geçirdim köyde, bilmediğim şeyler öğrendim, çeşitli hazlar yaşadım, kızıp sinirlenerek, acele edip telaşa düşerek başkalarını da kendimi de üzüntüye sokmadım.
Reklam
Bilgi bir başkasına aktarılabilir, bilgelikse hayır... bilgelik anlatılamaz ve öğretilemez."
Hiçbir şey öğrenilmeyeceğini öğrenmek için hayli zaman harcadım ve harcıyorum hâlâ. Şimdiye kadar öğrendiğim tek şey, hiçbir şey öğrenemeyeceğim oldu. İnanıyorum ki bizim öğrenme dediğimiz şey gerçekte yok.
Sayfa 29 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Üstesinden gelemeyeceğim tek şey vardı: karanlıklarda saklı yatan amacı içimden çekip çıkararak başkaları gibi karşımda bir yere oturtmak. Başkaları avcunun içi gibi biliyordu, profesör mü, yargıç mı, hekim ya da sanatçı mı olacaklarını; bunun ne kadar zaman alıp kendilerine ne yarar sağlayacağından haberleri vardı. Oysa böyle bir şey benden uzaktı. Belki ben de bir gün adı geçen mesleklerden birini edinecektim, ama şimdiden nasıl bilebilirdim bunu? Belki henüz arayacak, aramalarımı sürdürecek, daha yıllarca aramaktan geri kalmayacaktım; belki yine de bir baltaya sap olamayacak, bir amaca ulaşamayacaktım. Belki ben de bir amaca ulaşacaktım ama kötücül, tehlikeli, dehşetengiz bir amaç olacaktı bu.
Sayfa 119Kitabı okudu
"Seven biri ne sevdiğine yalvarıp yakarır ne de ondan bir istekte bulunur," (...) "Sevgi, kendi içinde bir kesinliğe, bir olgunluğa ulaşacak gücü barındırabilmelidir. İşte o zaman çekilmekten kurtulur, kendisine doğru çeker karşısındakini."
Sayfa 180Kitabı okudu
Reklam
"Doğru, insan kendi düşünü bulmak zorundadır. O zaman kolaylaşır yol. Ama hep sürüp gidecek bir düş de gösterilemez; her düşün yerini yenisi alır, hiçbir düşü sımsıkı kavrayıp bırakmamaya kalkmamalıdır insan."
Sayfa 172Kitabı okudu
"Doğmak, dünyaya gözlerini açmak güçtür her zaman. Biliyorsunuz, yumurtadan çıkarken zorlanır bir kuş. Gözlerinizi geriye çevirip sorunuz: Yol o kadar güç müydü gerçekten? Yalnızca güç müydü? Bir güzelliği de yok muydu? Bundan güzel, bundan kolay bir yol biliyor muydunuz?"
Sayfa 172Kitabı okudu
"Kavuşma diye bir şey yoktur," dedi nazikçe. "Ama dost yolların birbirine kavuştuğu yerde, bütün dünya insanın gözüne vatan gibi görünür."
Sayfa 170Kitabı okudu
"...Doğa sizi yarasa olarak yaratmışsa, kendinizi nasıl devekuşu yapabilirsiniz?.. "
Sayfa 135Kitabı okudu
evet, çocuksu*
böyle bakılınca böyle aramadan, böyle yalın, böyle çocuksu gözlerle bakılınca, güzeldi dünya.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.