Kimseyi incitmeden, kırmadan kalpleri, kem söz söylemeden ya da yıkmadan kimsenin hayalini; hayat, bir mayın tarlasında yürümek gibi. Anlıyordu aslında, anlıyordu insan olmanın yükünü. Bir hayata kaç tahammül sığar biliyordu.
Bazen sadece kahve içmek için karnını doyuruduğunu düşünüyordu. Bir fincan kahve, bir nebze sessizlik ve bir ukde de müzik; bin yıllık saltanattır, diyordu.