“ANAΓKH” Yunanca önüne geçilemez Kader anlamına geliyor.. Yazar tarafından Notre Dame Klisesi’nin duvarında fark edilince belki de önüne geçmeye çalışır kaderin..
Hayata belki de sağır kulağı, sırtındaki kamburu, çirkin yüzüyle üç sıfır geriden başlayan Kiliseye bırakılmış ve Rahibin öte dünyadaki günahlarına kefaret olsun diye büyütülmüş ama
Dikkat kitabı okurken boğulma hissi geçirebilirsiniz !! Neden mi böyle diyorum ? Kısaca şöyle anlayayım : Evinizden tek yönlü bir bilet alıp nadir bulunan bir tür böcek için kumların ortasında tuhaf bir köye geldiğinizi düşünün ve geceyi geçirmek için sığındığınız evde aslında bir tuzağa düşürüldüğünüzü, dul bir kadının kum küremesine yardımcı olmak için köylülerle işbirliği yapılarak bir bakıma hapsedildiğinizi, ve onlarca çaba sonucunda artk oraya mahkum olduğunuzu düşünün .. Ordan kaçış yok zira kumların ortasındaki kuyu evlerden çıkabilmenin tek yolu olan merdivene ulaşmanız mümkün değil !!
Japon edebiyatından okuduğum en ilginç kurgulanmış bu kitapta hatrladığım ilk imge Kafka’nın Gregor Samsa’sı oldu .. düşünsenize kahramanımız mevcut bir işi varken hatta kumlarda mahsur kalınca iş arkadaşlarının, sevgilisinin arayacağını düşünürken aslında geri dönüş biletini dahi almamıştır.. Nadir bulunan bir böcek bulup şöhrete kavuşacağının hayalini kurmuşken kumdan kuyuda bir böceğe dönüşecek adeta .. ‘Hüzne tek yönlü bir biletim var…’!
Ah insanoğlu sanırım her şeye alışıyor kumda yaşamaya bile .. nasıl da akışkan ruhumuz.. Farklı kurgusu ve imgeleriyle kesinlkle unutulmaz eserler arasında yerini aldı benim için
''...kendi kendini terk edip kaçabilirdi belki de.''
Vücudu giysilerle örtmek medeniyetin ilerlemesiyse, gelecekte maskelerin de hayatın parçası olmayacağının bir garantisi yok.
Sabır yenilgi değildir... Aksine, sabretmek yenilgi olarak algılandığında yenilgi başlar.