Oysa, nasihat bellidir: "Sevmen aşırı, sevmemen yıpratıcı olmasın." Hz. Ebubekir (r.a)
Her meselenin doğru cevabı açık olsa Allah neden bize istişareyi emretsin? Hangimiz Allah'ın farz kıldığı namaz, oruç ve zekat konularında istişare edebilir? Dünya meselelerinde insanların farklı görüşte olmaları Allah'ın koymuş olduğu bir olgudur. Ancak istişare etmek ve Allah'tan korkmak esastır. O zaman görüş farklılıkları anlaşmazlığa ve çatışmaya dönüşmez. Hz. Ömer dizisinden, Hz. Ebubekir'in konuşması.
Reklam
Men sâlik-i râh-ı ittikâ'yı dînem Pâ beste-i în silsile-i zerrînem Yâ Rabb ber-hemân zi-kayd-ı hestî vu hodî Ez feyz-i Ebu Bekri Bahâeddîn'em Hoş ân ki demî biyâr be-nişînem Ve ravza-i Hâcegân gül-hâ-çînem Gam nist Emîn eger mecnûn gûyend Men bende-i dîvâne-i Bahâeddin'em (Ben dinin takva yolunun yolcusuyum, bu altın silsileye bağlıyım. Ya Rab! Hz. Ebubekir ve Şah-ı Nakşbend'in feyzine mensubum, beni hemencik benlik ve varlık kaydından kurtar. Bize bu demin esintisini getir ki oturmuş, Hâcegân bahçesinin güllerini derliyorum. Ey Emin! Deli deseler de gam değil. Çünkü ben Bahaeddin'in divane bir bendesiyim.) Mehmed Emin-i Tokadî Hz.
Ümmetin çokluğu övgü olacakmış:))
Bana tek başına yaşayacak, zorluğu aşmış, yalnızlığı sevmiş ve benimsemiş insan lazım...⭐⭐⭐ İnsanların topunu topla umrumda değil! Banane onlardan... Çok da umrumda... İki güzel insan ve biraz da Gaziantep sofrası...🤣 Sonrası ağırlık sporu. Kim cennete gidiyormuş, kim sahabe olmuş kim kime yardım etmiş beni ilgilendirmez... Fakirler kaç yıl önceden cennete gidiyormuş...🤔 O benim değil o fakirin sorunu... Hz.Ebubekir olmak varken... İstanbul 'da yobaz bir Eyüplüyü , fakih geçinen bir Fatihliye değişmem... Bu kadar leş olmuş artık orası... Soru sorma! Bu benim görüşüm. Beni ilgilendirir... Halkbank 'da primlenmiş.Millete hayal pazarlamıyorum..🥶🤔🤣
128 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
"İkinin İkincisi" Kitabı okurken göz yaşlarıma hakim olamadım. Hz. Ebubekir Efendimizden hayatından,karakterinden ne güzel değinilmiş özet niteliğinde.. Kitabı okuduktan sonra (özet niteliğinde de olsa) Kur'an da neden Hz. Ebubekirden bahsedildiğini, Peygamber Efendimiz(s.a.s) dostu olduğunu fehmettim.
Hz. Ebu Bekir
Hz. Ebu BekirMehmet Nur Akdoğan · Diyanet İşleri Başkanlığı · 20235 okunma
بدیدم عشق را سرمست می گفت بلايم من بلايم من بلايم من آن نورم که با موسی سخن گفت خدایم من خدایم من خدایم Aşkı gördüm sarhoş bir halde diyordu ki: Belayım ben, belayım ben, belayım Ben Musa ile konuşan o nurum Huda'yım ben, Huda'yım ben, Huda'yım
Sayfa 69
Reklam
Ah o eller.. tuttuğunun nereye bile demeden bir ömür yürüyeceği eller..
Veda Haccı'ndan önceki süreçte bir gün Hz. Peygamber (s.a.v) sabah namazının ardından cemaate dönerek, “Ey Muhacirûn ve Ensâr topluluğu! Hanginiz Yemende görevlendirilmek ister?" diye sordu. Hz. Ömer (r.a) kalkarak "Ben isterim ey Allah'ın Resûlü" dedi. Hz. Peygamber (s.a.v) herhangi bir karşılık vermedi. Ardından aynı soruyu tekrarladı. Bu defa Mu'âz b. Cebel ayağa kalkarak "Ben isterim ey Allah'ın Resûlü" dedi. Hz. Peygamber (s.a.v), "Bu görev senindir” buyurdu. Hz. Peygamber (s.a.v) kendisini Yemen'e gönderme kararını açıkladıktan ve oradaki görevini zikrettikten sonra şöyle buyurmuştu: “Umulur ki Allah senin bu sıkıntını giderir. " Mu'âz b. Cebel sonrasını şöyle anlatıyor: "Gidip yol hazırlığı yaptım. Sonra da Hz. Peygamber (s.a.v) bana izin verene kadar mescidin kapısında bekledim. Sonra elimi tuttu ve benimle birlikte yürüdü..."
Sayfa 57
İşte tebliğ, irşad.. Biz istiyoruz meclisler anında dolsun!
Hicretin 10. senesinde (631) Hz. Peygamber (s.a.v), önce Hâlid b. el-Velîd (21/642) ile el-Berâ b. Azib'i, onlar 6 ay sonra döndüklerinde aynı sene içinde Hz. Ali'yi Hemdân'a mübelliğ ve muallim olarak gönderdi. Hz. Ali, ikindi vakti San'a'nın büyük meydanında halka namaz kıldırdığında arkasında tek bir saf vardı. Hz. Ali'nin burada yürüttüğü davet çalışması sonucunda bütün Hemdân kabileleri Müslüman oldu.
Sayfa 53
Şimdi bir kahvehanede var 20 tane müctehid(!)
Yine Sahâbe'den Sehl b. Ebî Hasme (41/661 civarı) şöyle demiştir: "Resûlullah (s.a.v) hayattayken fetva verenler Muhacirûn'dan 3 kişi: Ömer, Osmân ve Ali; Ensâr'dan da 3 kişi idi: Übeyy b. Ka'b, Mu'âz b. Cebel ve Zeyd b. Sabit" (r.anhum ecmaîn). … Aynı şekilde Hz. Peygamber (s.a.v) vefat ettiğinde ictihad seviyesine ulaşmış olan sahâbîlerin sayısının 20'den fazla olmadığını söyleyen İbnu'l-Hümâm'ın (861/1457) bu tespitinin de İbnu'l-Cevzî'nin söylediğine(14 sahabi adı vermiştir) çok aykırı düşmediği söylenebilir.
Sayfa 42
Kur’an’a verilen önem.
Seferlerde her kabile ve boy, kendi sancağını taşırdı. Bu bağlamda Tebük Seferi'nde sancakları kimlerin taşıyacağı konusunda ya- şanan bir anekdot önemlidir. Önceleri Mâlik b. Neccâroğulları'nın sancağını Umâre b. Hazm'a (r.a) veren Hz. Peygamber (s.a.v), Tebük'e giderken bu kabilenin sancağını Zeyd b. Sâbit'e (r.a) verdi. Umâre b. Hazm bu uygulamasının sebebini anlamak için Hz. Peygamber'e (s.a.v), kendisine kızgın olup olmadığını sorduğunda şu cevabı almıştı: "Allah'a yemin ederim ki hayır (kızgın değilim)! Fakat Kur'ân'ı öne geçirin. (Zeyd b. Sabit) Kur'ân'a senden daha fazla vakıf. Kur'ân kendisine vakıf olanı öne geçirir; isterse burnu kesik siyâhî bir köle olsun.
Sayfa 34
Reklam
Her ne kadar Hz. Peygamber'in (s.a.v) Sahâbe'den herhangi birini diğerlerine mutlak anlamda tafdil ettiğini söylemek doğru değilse de, kimi sahâbîlerin bazı hasletlerde diğerlerinden üstün olduğu bir gerçektir. Bu nokta bizzat Hz. Peygamber'in (s.a.v) ihbar ve tesciliyle sabittir: “Ümmetimin ümmetime en merhametlisi Ebû Bekr, Allah'ın emrini yerine getirme konusunda en serti Ömer, samimi hayâsı en çok olanı Osmân, kaza/yargı işini en iyi bileni Ali b. Ebî Tâlib, helal-haramı en iyi bileni Mu'az b. Cebel, feraizi en iyi bileni Zeyd b. Sabit, Kur'ân kıraatlerini en iyi bileni Übeyy b. Ka'b'dır. Her ümmetin bir emini vardır; bu ümmetin emini de Ebû Ubeyde b. el-Cerrah'tır. " Yine Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kur'ân'ı dört kişiden öğrenin: Abdullah b. Mesud, Mu'az b. Cebel, Übeyy b. Ka'b, Ebû Huzeyfenin azatlısı Salim. "
Sayfa 33
Çoğumuzun cevabını yanlış bildiği o soru:
Sual: Kader meselesinde duaların yeri nedir? Dualarımız kaderimizi değiştirmiş mi oluyor? Sadaka belayı defeder mi? Yani amellerimiz, isteklerimiz kaderlerimizi değiştirir mi? Cevap: Değiştirmez. Kaderimiz bellidir. Muallak olan kısmı bizim irademizi ne yönde kullanacağımıza bağlı olarak tahakkuk ediyor. Cenâb-ı Hakk bunu biliyor mu? Tabii ki biliyor. O bize göre muallak, Cenab-ı Hakk onun nasıl tahakkuk edeceğini biliyor, biz bilmiyoruz. Bizim tercihimiz hangi yönde olursa Cenâb-ı Hakk onu o şekilde yaratıyor ama bizim tercihimizin hangi yönde olacağını da biliyor. Meşhur bir misaldir: Yahudi'nin biri Hz. Ali (ra)'a gelmiş, elinde bir lokma var. Demiş ki, "Bu benim nasibim mi, değil mi?" Hz. Ali (r.a), nasibin dese adam yere atacak yemeyecek. Nasibin değil dese ağzına atıp yiyecek. Hz. Ali (r.a) ona "Yersen nasibin, yemezsen değil" diye cevap vermiş. Dilimizde bir söz var: "Yersen yoğurt, içersen ayran". Dolayısıyla muallak kısmını, Cenâb-ı Hakk tercihlerimize bırakmış ama tercihlerimizi hangi yönde kullanacağımızı biliyor. Dolayısıyla bu muallaklık bize göredir, Cenab-ı Hakk'a göre değildir. O, neyin nasıl olacağını biliyor.
İslam'a devatte Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem başta olmak üzere ilk müslümanların şahsiyeti ve yaşayışları çok etkili olmuştur. Hz. Ebûbekir'in şahsiyeti ve nüfuzu buna verilecek güzel bir örnektir. Taberî ve İbn Hişam'a göre,Hz. Ebubekir son derece nazik,mütevazı,hoş sohbet,uysal ve temiz bir kişiliğe sahip olduğu için pek çok kişinin müslüman olmasına vesile olmuştur. Mesleği olan ticaretteki dürüstlüğü ona sayısız dostlar kazandırmıştı. Bunlar arasında güvendiklerine İslâm'ı anlatmış ve neticede pek çok tüccar ve işadamı Onun sayesinde müslüman olmuştur.
Resim