Kâbe-i Muazzama’yı, Mevlâ’nın emriyle, Âdem aleyhisselâm inşa etmişti. Nuh Tufanı’ndan sonra da Hz. İbrahim aleyhisselâm ve oğlu İsmail aleyhisselâm beraberce -yeniden- inşa ettiler. İnşası tamamlandıktan sonra kendileri tavaf ettiler. Cenâb-ı Hakk’ın emriyle insanları da haccetmeye davet ettiler. Bu mübarek Kâbe, ibadet edenler, rükû ve secde
Müşrikler ona saldırırlar ve bayıltana kadar döverlerdi. Bir süre sonra kendisine gelen Hz. Nuh, "Allah'ım beni ve kavmimi bağışla; zira onlar bilmiyorlar." diye dua ederdi.
Feriduddin Attar, Mantıku't Tayr kitabında peygamberlik silsilesiyle at başı giden musibet silsilesini şöyle özetler:
"Önce bir bak hele Adem'in başına neler geldi / Nice zamanlarca yasa mateme düştü / neler çekti neler / Sonra alemi tufana veren Nuh' a bak / binlerce yıl kafirlerden neler çekti neler / Sonra aşka düşen /
Kırk sayısının gizemi nereden geliyor?
Hemen hemen bütün kültürler sayılarla ilgilenmiş, hatta sayıların
yaşamdaki rollerini biraz da abartmişlardır. Filozoflar da her şeyi sayı ite
açıklamaya çalışmışlar, sayıların gizli, ahlaki ve sembolik güçleri olduğunu,
alemin bile belirii sayısal ilişkilere göre yaratıldığını ileri sürmüşlerdir.
‘ 1 ’
Tufanın bitişiyle Hz. Nuh'un gemisi Cûdi Dağı'na yaklaştığında, Nuh aleyhisselam suyun seviyesini öğrensin diye önce kargayı gönderdi. Fakat karga leşleri görünce dönüp haber vermeyi unuttu. O gelmeyince güvercini gönderdi. Güvercin gitti, baktı, su seviyesini öğrenmek için ayaklarını yere soktu. Su tuzlu olduğu için ayaklarının tüyleri döküldü. Ayakları tüysüz, kırmızı rengiyle öylece kaldı. Gelip Hz. Nuh'a suyun azaldığını haber verdi. Nuh a.s. da ona dua etti. Kendisine bir kolye hediye etti. Güvercin Gerdanlığı işte oradan gelir.
Hz. isa (as) kuvvetle değil aczle is görmüş ve dünyaya ilahi boyayı çalabilmiştir. Hz. Nuh (as) gücünden değil zayıflığından
medet ummuştur ve harcadığı bin yıla yakın emek ancak bir elin parmakları kadar insanın hidayetine vesile olabilmişken
aczine vurgu yaparak söylediği "Rabbim ben yenildim" sözleri dünyanın yıkılışına ve yeniden yapılışına sebebiyet vermiştir
3 kısa hikayeden oluşuyor. Kitap ismini ilk hikayeden alıyor. İkinci hikaye Hz. Nuh'un gemisinden uçan bir güvercini ve üçüncüsü de bir bilgenin yaşam döngüsünü anlatıyor. İlk iki hikaye hakkında pek bir şey söyleyemeyeceğim ama üçüncü hikaye için okunacak bir kitap olmuş. Derin ve anlamlı, kaleminin ve düşünce dünyasının derinliğini hissettiren bir öykü.
- Her şeyden evvel Allah Teala yeryüzünü yaratmaya Beytü'l-Makdis'in kalbi olan Kutsal Kaya'dan başlamıştır.
- Bir rivayete göre Hz Adem'in mezarı Beytü'l-Makdis arazisindedir.
- Nuh Tufanı sonrasında sular çekilmeye başladığında ilk ortaya çıkan kara parçası Beytü'l-Makdis arazisidir.
- Yahudilere göre Hz İbrahim,oğlu Hz ishak'ı kurban etmek için buraya getirmiştir.
- Yıllarca çocuk isteyen Hz.Zekeriya'ya, Hz. Yahya'nın doğum müjdesi Beytü'l-Makdis'te verilmiştir.
- Hz Meryem küçük bir çocuk olarak Beytü'l-Makdis'teki hücresinde ibadette iken yazın kış,kışın yaz meyveleri kendisine burada sunulmuştur.
- Hz İsa henüz beşikte bir bebek iken burada konuşmuştur.
İnsanın ilk atası Adem, ikincisi ise Nuh.
Adem yanına Havva'yı da alarak yola çıkmıştı. Nuh ise tek başına.
Geminin çifti olmayan 'tek' yolcusu Nuh'tu.
Kadınsızdı.
Herkes çiftti. O ise tek.