Hayatından vazgeçmiş suçsuz bir mahkumu yanlış hayat doğru yaşanmaz diyen bir kadın ve ona hayatı sevdirmeye,yaşamı sevdirmeye çalışan bir psikolog. Çok güzel bir anlatımla bir çırpıda okuyacağınız bir kitap ve sonuda şaşırtıcı. Mahkum ve psikoloğun birbirine iyi gelmesi.Kitapta bazı toplumsal gerçekleri de gözler önüne seriyor. Hapishanenin acımasız koşulları, uyuşturucu bağımlılarına Hangi gözle bakıldığı, tanıdık vasıtasıyla işleyen bürokrasi gibi konular ele alınmış. Kitabın gerçek olduğu yazıyor bunu bilmesem bir Türk filminden alıntı diye düşünebilirdim.Kitapta en beğendiğim noktalardan bir tanesi, travmatik bir çocukluk geçiren kadının sürekli dayak yemesi sonucu sevgi ile dayağı bağdaştırması. Seven insan döver felsefesini benimsemesi. Ne yazıkki içinde yaşadığımız toplumda bunun gibi düşünmek zorunda kalan,bu felsefeyi benimseyen çok sayıda insan var. Herkese keyifli okumalar.
Şu an yaşadığımız mevcut dünyada razıysak düşünmenin bir anlamı olmayacağını bilmemiz gerekir. Eğer razı değilsek, düşüncenin imkânı üzerinde kafa yormamız aşikâr. Eserin temel amacı; düşünceyle ilgili yaşadığımız temel sıkıntılar ve sahih düşünceye ulaşabilmek için nasıl bir yol izlememiz gerektiğini tartışmasıdır. 3 bölümden oluşuyor;
1. Düşüncenin öznesi olarak insanı anlamaya çalışmak.İnsana dair farklı yaklaşımlar...
2. Düşüncenin temel sıkıntılarına değinmiş. Düşünceye dair dışsal etkiler ve içsel arızaları ele almış
3. Düşüncenin nasıl bir yol izlemesi gerektiğine değinmiş.
Keyfiyetli bir okuma oldu. Tavsiye ediyorum. Hayırlı okumalar