Hayatın bir deneme sahası, ölümün bir ıstasyon olduğu oradan sükunetle temasa edilecektir
“Nasıl binersen bin Değişmez varılacak son istasyon ki ölümdür ölüm…”
Reklam
“Bazen de sadece “hava almak” için dışarı çıkarsınız; kendinizi nesnelerin ve duvarların hareketsizliğinin ağırlığından kurtarmak için. Çünkü içeride fazlasıyla bunalırsınız, güneş yukarıda parlarken “soluklanmak” istersiniz; bu ışıktan mahrum kalmak haksızlık gibi gelir size. Elbette bir yerlere gitmek için değil, sadece dışarıda olmak, bahar esintisinin ferah serinliğini ya da kış güneşinin narin ılıklığını hissetmek için dolaşmaya çıkarsınız. Bir fasıla, idareli bir mola... Çocuklar da sırf dışarı çıkmış olmak için dışarı çıkarlar. O yaşlarda “dışarı çıkmak” oynamak, koşmak, gülmek demektir; sonralarıysa arkadaşlarla buluşmak, ebeveynlerden uzakta olmak, başka bir şeyler yapmak. Ama çoğunlukla dışarısı yine iki kapalı alan arasında kalır: bir ara istasyon, bir geçiş; zamanla sınırlı bir mekan.”
Son istasyon senin varlığındır; yol orada biter. Çünkü başka gidecek hiçbir yer yoktur.
Toplumumuz kadınlara öyle bir suçluluk görevi aşılıyor ki , başkalarına duygusal hizmet veren bir istasyon görevi yapamadığımız için kendimizi suçlar hale geliyoruz.
Hangimiz yolculukta olmayı istasyonda dinlenmekten daha çok seviyoruz...
"Hayat bir istasyon değil, bir trendir." Nerede durup soluklandığın değil de hareket halindeyken bile soluklanacak zamanı kendine verip vermediğindir aslında önemli olan. İnsan durursa ölür, önemli olan durmadan devam ettiğimiz yolda kendimiz için bir şeyler yapabilmektir. Zaman zaman yoruluruz ve hızımızı düşürürüz ancak hiçbir zaman durmamalıyız. Yaşamak için zaman yok ama ölmek için her an bize kucak açıyor.
Reklam
Neden aklıma geliyor istasyon büfesindeki duruşun
Edip Cansever
Edip Cansever
Büyük bir ilan tahtasında "Sesi görün" yazılıydı. Küçük bir çekiç diyapazona vurduğunda, osiloskobun ekranında bir sinüs dalgası yayılmaya başlıyordu. Bir başka posterde "Işığı duyun" yazılıydı. Gerçekten de el fenerinin ışığı fotoselin üzerine düştüğünde, Motorola marka radyomuzun ibresi iki istasyon arasında kaldığı zaman çıkan parazite benzer bir ses duyuluyordu. Demek ki dünya daha önce tahmin bile edemeyeceğim harikalarla doluydu. Nasıl olur da bir nota resime, ışık bir sese dönüşürdü?
*** Yolculuklardaki tanışıklıklar çok çabuk kurulur ve sonradan nasıl devam edeceği hiç belli olmaz. Bazen küçük bir istasyon gibi görünüp kaybolarak yolculukla birlikte sona erebilir, ama bazen de uzun yaşam yolculuğunun sonuna dek sürebilir. ***
Sayfa 121 - Kor kitapKitabı okuyor
“Kötü bir şeyi isteyerek yapmakla istemeden yapmak arasında yine de bir fark var.”
Sayfa 84 - Metis EdebiyatKitabı okudu
Reklam
“Başkasının yaktığı ateşle ısınmak çok güzeldi. Başkasının pişirdiği yemeği yemek de çok güzeldi. İnsan bunu ancak tek başına uzun zaman geçirdiğinde anlıyordu. Bir de tabii bazı şeyleri takdir etmek için belli bir yaş eşiğini geçmiş olmak gerekiyordu.”
Sayfa 69 - Metis EdebiyatKitabı okudu
“Yeterince iyi bir anne değildi, yeterince kötü de değildi, kaldı ki nasıl göründüğünden bir çocuk kadar habersizdi ama mesele bu da değildi. Acı olan, ona iyi gelen şeyler arasında benim olmamamdı.”
Sayfa 60 - Metis EdebiyatKitabı okudu
“Başıboşluk bazılarının cennetidir. Bir sabah uyanırsın ve yapacak hiç ama hiçbir şey yoktur. Oradan şuraya gidebilirsin, şuradan da buraya, sonra başlangıç noktasına dönersin ama istersen dönmeyebilirsin de. Hiçbir rotası olmadığı gibi hiçbir sınırı da olmayan bir yürüyüş.”
Sayfa 53 - Metis EdebiyatKitabı okudu
“Bir çırpıda vazgeçebileceklerinin, sırtını döndüğü gibi unutabileceklerinin miktarı ürkütücüydü.”
Sayfa 53 - Metis EdebiyatKitabı okudu
“Hemen her şey hakkında kötü şeyler düşünüyor, herkeste habis ya da en iyi ihtimalle zavallı bir yan görüyordum.
Sayfa 19 - Metis EdebiyatKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.