“Gene de biz her şeyden önce başlarımızızdır, cisimleşmemizin doruk noktasıdır başlar. Tanrı olmanın en iyi yanı da başlar yapmak olmalı."
"Yalnızca başı olan bir heykelden hoşlanacağımı sanmıyorum" dedim. "Bana haksız bir üstünlüğü, meşru olmayan ve kusurlu ilişkileri simgeliyor gibi geliyor bu."
"Meşru olmayan ve kusurlu bir ilişki" dedi Alexandre. "Evet. Belki de bir saplantı. Freud'un Medusa kuramı. Baş, arzu edilmeyen ama korkulan, dişi cinsel organları simgeleyebilir."
Antonia, üzerine zamanın, tatlı bir cilanın ay ışığı solgunluğunu düşürdüğü yaldızlı ve değerli bir nesneye benzer ya da daha yerinde bir benzetme yapacak olursam, Antonia, eski bir Venedik kaldırımında, suyun yansıttığı bir güneş ışığıdır.
Benim hiç dinsel inancım yoktur. Kabaca söylersem, içinde yaşadığımız dünyayı yaratacak kadar zalim, her şeye gücü yeten bir varlık aklıma getiremiyorum.
Günlerime eşlik eden, birçok anlamlı alt metni ile asla aklımdan çıkmayan bir kitaptı Mara ile Dann.
Lessing’in kalemiyle tanıştım ve müdavimi oldum diyebilirim.
Sandığımızdan daha ileri bir zamanı konu alıyor kurgu. Buzul çağını zor atlatan bir dünya sonrası baş gösteren kuraklık ve bu nedenle ikiye bölünmüş bir dünya. Kurgunun yola çıkış şekli
Eylemlerinin sonuçlarına aldırmayan insanlarmış. Hayvanları öldürürlermiş. Denizdeki balıkları zehirlemişler. Ormanları kesmişler, bir zamanlar ormanlarla kaplı ülkeler birbiri ardına çöle ya da kıraç topraklara dönüşmüş. Dokundukları her yeri mahvetmişler. Galiba beyinlerinde bir bozukluk varmış. Bu eski halkların buz cezasını epeyce hak ettiğine inanan pek çok tarihçi var.
Sayfa 544 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Doris Lessing'den okuduğum ilk kitap oldu Mara ile Dann. İyi ki de bu kitapla başlamışım diyebilirim. Anlatımı, diyalogları, oluşturduğu atmosfer ve güçlü karakterleriyle beni hemen içine çekti. Lessing, bu kitabı biraz da küresel ısınmaya farkındalık yaratmak adına yazmış bunu giriş bölümündeki notta da kendisi de söylüyor. Kitap günümüzdeki
Patti Smith tadı bıraktı. Yargılayıcı, muzip üslubu Patti; anılarından doğurduğu kurgusu ile de Ernaux’a benzettim.
Evlat edinilen, yuvasını kabul etmeyen bir kız aslında Winterson. Bu kitabında daha çok annesi ve kendisinin zıtlıklarını ve ilişkilerini anlatmış. Tek Meyve Portakal Değildir’in kesişimi olarak da bahsediyor bu kitabı için.
Müthiş içten yazıyor. Düşüncelerini, tavırlarını ve yazım şeklini çok beğendim.
İlk kitap olarak okunabilir. Tek Meyve Portakal değildir de güzel bir başlangıç olabilir.
Dağınık ama birbiriyle ilintili anıları hakkında yazıyor. Çekincesiz ve komik. Kalemiyle tanışılmalı.
Başlığı ile beni kendine çekmişti. Başlığın anlamı ise yaralayıcı. Annesini seven ama bir o kadar da içinde bulundurmayan biri. Çok güzeldi.