Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Avrupa'daki iktisadî ve siyasi devrimler Osmanlı'daki dengeyi bozdu
Gerek sınai-iktisadi, gerek siyasi-hukuki ihtilallerin etkileri bir müddet sonra Osmanlı İmparatorluğu'nda da sezilmeye, görülmeye başladı. Evvelen sınai-iktisadi inkılabın etkileri gayet maddi ve bariz olmakla beraber, bunun açık bir şekilde idrak ve ifade edilebilmesi siyasi ihtilalin etkilerinin neticelerinden sonraya kalmıştır! Hakikaten 18. asırdan itibaren Batı Avrupa milletlerinin tüccarı, memleketlerinin mamullerini Doğu'ya, Osmanlı İmparatorluğu'na bol bol taşıyorlardı. Kapitülasyonlar bu mamullerin memlekete girmesi için açılmış kapılardı. Büyük sanayi gelişip vapurlar Doğu iskelelerine yanaşmaya, demiryolları Osmanlı İmparatorluğu topraklarına yayılmaya başlayınca büyük sanayi mamulleri evvelen sahil şehirlerinde, gitgide dahil şehirlerimizde bile yerli küçük sanayii imha ediyor, esnafı yavaş yavaş ortadan kaldırıyordu. Dükkânını, sanatını kaybeden esnaf ya çiftçiliğe ya memurluğa ya ameleliğe yahut işsizliğe mahkûmdur. İstanbul esnafının tarihi az çok incelenirse çok dikkate değer vakalara rastlanır.
"Osmanlı devletinin gümrükleri istediği gibi düzenleyerek yerli sanayiyi korumasına kapitülasyonlar engel oluyordu... Kısacası, Avrupa zanaat ve sermayesi, yerli zanaat ve sermayeyi yutmaya başladı... 19. yüzyılın ortalarından sonra ticaret dengesinde gittikçe büyüyen açık, halkı ve devleti günden güne fakirleştirdi.” (...)
Sayfa 487
Reklam
Yakında tekalifi milliye kanunu yeniden yürürlüğe konursa hiç şaşırmayacağım. Enflasyonu ve işsizliği istatistiğin yalanlarıyla kağıt üstünde düşürdükçe, vergilerle halkın üzerine ne kadar yüklenirseniz yüklenin kamu harcamalarında tasarruf yapmadıkça cari açığı kapatamazsınız. Cari açığı kapatmadan da enflasyonu düşüremezsiniz. Kapitülasyonlar vererek alacağınız her cent gelecek kuşakların alım gücünü düşürdüğünden geçim sıkıntılarını katmerler.
Bir nokta üzerinde kesinlikle durmak gerekir; kapitülasyonlar tek taraflı bir yükümlülük değildir, onu çok yanlış tekrarlıyoruz. Kapitülasyonlar karşılıklı bir imtiyazdır, siz bunu kullanamadığınız takdirde öbürü kullanıyor. Doğru, biz kullanamıyoruz; yani ne oraya satacak malımız var ne de bugünün aksine orada yerleşip iş görecek tüccarımız, müteahhidimiz var; onlar için Avrupa’da nasıl mahkeme kuralım?
Türkiye ile Sovyet Rusya arasındaki ilk antlaşma...
Büyük Millet Meclisi hükümetinin durumunu kuvvetlendiren; Türkiye'nin varlığının temel şartı olarak, kayıtsız şartsız bağımsızlığı ile memleketin özgür bir milli ve ekonomik gelişmesi maddesini de içeren Misak-ı Milli'den sonra Mustafa Kemal Paşa gerici iç ve dış güçlerin engellemesine rağmen, Sovyet Rusya ile görüşmelerin yapılmasında direndi. Bu görüşmeler, 16 Mart 1921 tarihinde Türk-Rus Antlaşmasının imzasıyla sonuçlandı. Sovyet Rusya, Türkiye'de kapitülasyonlar rejimini tanımamayı üstlendi, Çarlık Rusyası'na verilmiş olan bütün özel imtiyazlardan, Çarlık hükümetinin bütün alacaklarından vazgeçti. Boğazlar sorunu, Karadeniz'de kıyısı olan devletlerce ele alınacaktı. Antlaşmada, ayrıca Türk Misak-ı Millisi'nin geçerliliği de kabul edilmekteydi.
Türkiye, müstakil yaşamak isteyen ve kuvvet ve kudretini ispat eden bir millettir. Biz, senelerden beri bu uğurda çalıştık. Birçok tecrübeler geçirdik ve anladık ki, kapitülasyonlar, milli bünyemizin gelişimine manidir. Fakat şurasını da açıkça söyleyeyim ki, biz kapitülasyonları kabul etmediğimiz gibi, ismen ve şeklen aynı şey demek olan herhangi bir usulü de kabul edemeyiz. (İsmet İnönü)
Sayfa 123 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Beyoğlu, yabancıların şehriydi ve imparatorluğun bütün serveti yabancıların elindeydi. Yabancılar sırtlarını kapitülasyonlara dayamıştı. Kapitülasyonlar, yabancıları vergiden muaf sayan, merkezi Türk hükümetine önem vermeden kendi dinini ve kendi kanunlarını uygulamakta serbest bırakan birtakım ayrıcalıklardı.
Yurtseverlik ve Anti-Emperyalizm
Türkler açısından, Meşrutiyet rejiminin başlıca çabalarından biri, kapitülasyonlar adıyla bilinen, eşitsiz antlaşmaların boyunduruğundan kurtulmaktı.
560 syf.
9/10 puan verdi
Az bir kesim insanın merak ettiği konular.Akademik çalışma yapanlar için çok bilgi var. Bizim içinse ufuk açan bilgiler de var.." Savaş ekonomisinde refah hakkından önce yaşam hakkı gelir. Ülke tehlikede olduğu sürece yurttaştan beklenen ilk ödev yurt savunmasına katkıda bulunmaktır." Ayrıca bir kesim insanın Atatürk'ün neden ilk iş
İttihat Terakki ve Cihan Harbi
İttihat Terakki ve Cihan HarbiZafer Toprak · Kaynak Yayınları · 20168 okunma
Curzon, İsmet Paşa'nın konuşmasını "büyük hayal kırıklığı ve üzüntüyle" dinledi ve bunun konferansın başından beriİsmet Paşa'nın yaptığı "en sert ve uzlaşmaz konuşma" olduğunu ifade etti." İsmet Paşa'nın kapitülasyonlar konusundaki katı talimatlarından ve bu konuda Ankara'ya danışmadan müzakereleri kesme yetkisi olduğundan pekâlâ haberdardı.
Sayfa 129Kitabı okudu
Reklam
Garroni'nin İtalyanca okuduğu açılış konuşmasının ardından,adli kapitülasyonlar, iktisadi kapitülasyonlar ve tabiiyet ve tarihi eserlerin tartışıldığı üç alt komisyon oluşturuldu. Her ikitaraf da savlarını savunmakta kararlıydı ve konu tartışılırkenbüyük güçlüklerle karşılaşacaklarını biliyorlardı.
Sayfa 115Kitabı okudu
Osmanlı Devlet'i 1850 yılına kadar kendi kendine yetmiş, dışarıdan, yabancı ülkelerden borçlanmamış bir mali sistemle idare edilmişti. Devlet'in hazinesi güçlüydü, her zaman yüklü savaş seferlerini finanse etmişti. Çünkü hem içte hem de dışarıda güçlüydü; cevher kaynakları düzgün işletiliyordu, kaliteli silahlar da yapılıyordu, yeterli kadar akçe de, mangır da basılabiliyordu... Fakat bu tılsım Kırım Savaşından sonra bozuldu; savaştan yenilgiyle çıkınca Devlet'in mali dengeleri alt üst oldu. Kırım Savaşı (1854-1855) sırasında çok zor durumlara düştü Osmanlı ve İngiltere'den borç aldı; ancak borcun karşılığını garantilemek isteyen İngilizler, Osmanlı Devletinden garanti istediler; buna çare olarak da Devlet'in maliyesine kendi bürokratlarını-uzmanlarını yerleştirme şartını önerdiler! Osmanlı Devleti de çaresiz kabul etti. Devlet'e ait tüm üretim alanlarını denetlemeyi ve oralardan gelecek gelirlerin kontrol altına alınmasını sağladılar. Değerli maden olan gümüş ve altın kaynaklarını içine alan cevher ocaklarının hisseler halinde yabancılara satılması planlandı. Bununla ilgili "maden hisse senetleri" bile çıkarıldı. Böylece ilk kapitülasyonlar, ekonomik işgaller başladı!
Sayfa 243 - Palme YayıncılıkKitabı okudu
Curzon, kapitülasyonlar konusunda İsmet Paşa'ya yaptığı çağrıya olumlu yanıt alamayınca yeniden alışılagelmiş yöntemine başvuruyor ve İsmet Paşa'yı uzlaşmaz olmakla suçluyordu. Dışişleri Bakanlığı'na "imkânsız insanlar" diyordu, "gelişmemiş bir çocuk zekâsı ve bir katırın katı inadı var bunlarda."
Sayfa 104Kitabı okudu
İngiliz Dışişleri Bakanlığı Doğu Dairesi Birinci Sekreteri E. Graham Forbes Adam, "Türkiye'nin göz ardı edilemez bir askeri güç olarak ortaya çıkmasının doğurduğu yeni durum ve Büyük Britanya'nın -müttefiklerince desteklenmeyen- taleplerini Türkiye'ye dayatmasının olanaksızlığı göz önünde bulundurulduğunda, konferanstaki politikamız, taleplerimizi en aza indirmek ve Türk talepleriyle mücadele etmenin yükünü olabildiğince Fransa ve İtalya'ya yıkmak olmalıdır," diye yazıyordu. "Çünkü Fransa ve İtalya'nın da özellikle kapitülasyonlar, maliye ve iktisat alanlarında direnmelerini gerektirecek çıkarları vardır."
Sayfa 103Kitabı okudu
772 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.