Hapı yutmuş bir dünyaya, çocuk üstüne çocuk fırlatmaya çalışmak hangi sapkınlığın işiydi.?… Tüm kazanımlar birer kayıp, tüm kayıplar birer kazanımdır…🦋 Cioran
Graham Greene “Kayıp Çocuk” başlıklı denemesinde şöyle der;
Muhtemelen kitaplar yalnızca çocukluk döneminde hayatımızda derin bir iz bırakır. Hayatımızın ilerleyen yıllarında okuduklarımızı beğenir, eğlenceli bulur, onlar vasıtasıyla bazı görüşlerimizi değiştirebiliriz, ama daha ziyade zaten düşündüğümüz şeylerin teyidini görürüz kitaplarda… Fakat çocuklukta tüm kitaplar bize geleceği anlatan kehanetlerle doludur ve kartlara bakıp uzun bir yolculuk veya boğulma yoluyla ölüm gören bir falcı gibi, gelecekte olacakları etkilerler. Sanırım kitapların geçmişte bizi heyecanlandırmaları bundan kaynaklanıyor.
Reklam
Tekrar merhaba, Ege ben! Bütün o zorlu yılları düşe kalka yürüdükten sonra, iyi kötü bir yerlere varıp, sırtını da rahatçana bir duvara dayayıp geriye bakarak konuşmak nispeten kolay. Oysa her birimizin büyümekten aldığı da anladığı da çok farklı. Bir sürü okul bitirmek, önce doğru bir evlilik sonra mutlaka bir çocuk yapmak, kâğıt üzerine sıra
Sayfa 14
Sessizliğim yabancılık çekerken yerlilerin dilinde beyhude idim: -Arkadaşlık vadisinde kaybettiğim öteki benim! Benim arkadaşlığın terkettiği o kayıp vadi! Bilirim beyhudedir çocuk yoksa öteki..
sen ellerimden kayıp giderken sessizliğe bürünür evler, caddeler ben yine de sana seni anlatamam ki anlatamam ki öyle yalnız, öyle sensiz öyle yalnız, öyle sensiz düşmekten korkan çocuk gibi çaresiz üzülmeye alışmış gibi sessiz
Sevebilme ihtimali
Soğuk ve şehirlerarası Otobüslerde vazgeçtim Çocuk olmaktan Ve beslenme çantamda Otlu peynir kokusuydu babam Ben seninle bir gün Veyselkarani'de haşlama yeme ihtimalini sevdim İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında Ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman Özlemeye başladım herkesi Ve bu hasret öyle uzun sürdü
Reklam
Hayatı boyunca paradan başka bir şeyi yüceltmemiş, bir yere, insana ya da ideale bağlanmamış kayıp ruhlardan biriydi. Khrish ise bir bakıma onun tam zıddıydı, hayattan kopukluğu, içe dö­nüklüğü ve duygusal yönden gerçek bir çocuk oluşuyla, tipik bir bilim adamıydı. Mesleki konularda zeki ve yetenekli ama insan ilişkilerinde beceriksiz ve sarsaktı. Geçirdiği bunalımın izlerini, sessizliği ve durgunluğundan çok, ansızın patlattığı yersiz kah­kahalarında ve öfke nöbetlerinde seçebiliyordum.
Sonra, dizlerinin dibine oturup bir çocuk gibi bütün bu düşündüklerimi bir bir sana anlatmak geçer içimden...
Oysa insanlar çocuk gibidir,hak etmeden bir hediye aldığı zaman şımarır.Ne hediyenin ne de verenin kıymetini bilir.
“Kıyılar terk edilmeye, denizler derinlerinde yüzmeye değer..”
… Bütün o zorlu yılları düşe kalka yürüdükten sonra, iyi kötü bir yerlere varıp, sırtını da rahatçana bir duvara dayayıp geriye bakarak konuşmak nispeten kolay. Oysa her birimizin büyümekten aldığı da anladığı da çok farklı. Bir sürü okul bitirmek, önce doğru bir evlilik sonra mutlaka bir çocuk yapmak, kâğıt üzerine sıra sıra dizilen başarıların
Reklam
SANA GÜZEL ŞARKILAR YAPACAĞIM
Ne olsun işte ansızın, Bir yağmur tutturdu ki gidiyor. Ben keyfime bir çocuk gibi, Altında ediyorum kimse karışamaz keyfime. Ah sevgili sen o süsenli balkonlarında, Küçük nazlı hâlinle işte hep. Annenle beraber çay içersin,
"Bir daha asla geri gelmeyeceğini biliyordum. kaybolan sihrin tekrar gelmeyeceğini, gelip geçen, gidip tekrar geri dönen ışığın, tepelerdeki kayıp seslerin hatırasının, dağlardan geçen bulut gölgelerinin de geri gelmeyeceğini, çok eskiden duyduğumuz akrabalarımızın seslerinin, sokağın, sıcağın, King Caddesi'nin, kavalcının oğlunun, uzaktaki Panayır'ın uçsuz bucaksız uykulu mırıltısının da geri gelmeyeceğini biliyordum, -ah, zamanın tuhaf ve acı mucizesi- tekrar geri gel. Ancak geri gelmeyeceğini biliyordum - öğleden sonraki boşluğun çığlığı, bekleyen evi ve rüya gören çocuğu; insan hatırasının çalılıklarından, büyülü ormandan, kara gözler ve vakur yüzden gelen... zavallı çocuk, hayat tuhaf, hayat sürgün, hepimiz gibi kaybolmuş, karanlık labirentte bir parola, uzun zaman önce... ailem, arkadaşım ve kardeşim, kayıp çocuk ebediyen gitti ve geri dönmeyecek."
Sayfa 112Kitabı okudu
532 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
BİR DENİZ DESTANI: DENİZLER ALTINDA YİRMİ BİN FERSAH
Onuncu yaş günü hediyesi olarak annem bana Denizler Altında Yirmi Bin Fersah kitabını almıştı. Kitap sert kapaklı, az görselli, bol yazılı ve karton kılıflıydı. Kendimi hem önemli, hem de büyümüş hissetmiştim. Bana okuma alışkanlığını kazandıran kitap, bu kitap olmuştu. Hatırladığım kadarıyla güzel bir macera kitabıydı. Kaptan Nemo’nun gemisi
Denizler Altında Yirmi Bin Fersah
Denizler Altında Yirmi Bin FersahJules Verne · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20196bin okunma
Adım Hanzala, Filistin'de doğdum İnsanlığa ayıp bir derdi gözlerimle boğdum! Ellerimden kayıp gidendi bebekliğim Bundan mütevellid: Barış dolu cümlelerimi boş kefeye koydum.Benim şehrim Gazze.. Her imsakta bombalanır. Dayım, her gün ister benden kardeşimi kollamamı 'Çünki burada vahşet var' daha dünya görmedi Birkaç miting yaptı, sonra vazgeçti zorlamadı.... Ve kardeşim, kaybetti kollarını. Acılarından kurtulup şehadete ermekti tek isteği Gözlerinden öptüm, kulağına fısıldadım 'KENDİNİ YORMA SAKIN' Nerede özgürlük? Nerede dünya barışı? Nerede zeytin dalları? Nerede insan hakları(?) Burada her saat başı on çocuk sakatlanır Burada her saat başı... Burada her dakika... Burada her saniye... YA KAHHAR! Muhammed Kır
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.