Doğmayı özlemle bekleyen tek bir kişi bile yoktu aramızda. Varolmanın cefalarını, kavuşulamayan özlemleri, dünyada kutsanan adaletsizlikleri, sevginin labirentlerini, anne babaların bilgisizliğini, ölüm gerçeğini ve evrenin basit güzelliklerinin içinde yaşayanların şaşkınlık verici kayıtsızlıklarını sevmiyorduk. Çoğu kör doğan ve pek azı görmeyi öğrenebilen insanoğlunun kalpsizliği ürkütüyordu bizi.