Tanklar bile geriye, yola çekilip ateş ede ede kente doğru yol alıyordu. Her şeyi duyuyordu, köyün çevrildiği apaçıktı. Ama karnındaki sancı daha büyüktü, daha yakın, daha önemli, daha müthişti.
. Titreyen parmaklarıyla tabancasını alıp hızla döndü, kör gibi ateş etti kadının üzerine,kadın yere yığılıp bağırmaya başladı. Artık sesine kavuşmuştu Filskeit; kadının sesi çıkmıyordu çünkü ... "Alaşağı
edin hepsini," diye bağırdı, "hepsini alaşağı edin, kahrolası koroyu da, atın dışarı koroyu, barakadan atın!" Bütün şarjörü yerde işkenceli bir korku içinde yatmakta olan kadının üzerine boşalttı.
Dışarıda kan dökme başlamıştı.
Ama insanları bir şeye zorlamak olmazdı; insanlar öldürülürdü ancak, biricik zorlama buydu onlara uygulanacak. Yaşamaya hiç kimse zorlanamazdı, sevdaya da; saçmaydı bu. İnsanlar üzerinde gücü olan tek şey ölümdü.
kadının bakışlarında neredeyse sevgi gibi bir şey vardı, yoksa alay
mıydı bu ... Fili, Redemptor Mundi, Deus diye okuyordu
kadın. Bir kadının böyle şarkı söylediğini daha hiç duymamıştı