“Gnostiklerin Tanrı’yı tasvir ederken kullandıkları sıfatlara gelince onları şu şekilde gruplandırmak mümkündür: Mükemmel bir oluşunu ifade eden sıfatları: Teklik, bölünemezlik, mükemmellik, bozulmazlık, en üstünlük, iyilik, kusursuzluk, mutlaklık.
Kavranamazlığını gösteren sıfatlar: Ebedilik, sonsuzluk, sınırsızlık, ölçülemezlik, araştırılamazlık, kavranamazlık, tanımlamazlık.
Bilinemezliğini belirten sıfatlar: Tanımlanamazlık, gizlilik, görünmezlik, bilinmezlik, isimlendirilemezlik. Kendi kendine varoluşunu açıklayan sıfatları: Yaratılmamışlık, doğmamışlık, kendi kendine varoluşluk, her şeyden önce varoluşluk, vücuda getirilmemişlik, başlangıçsızlık.
Değişmezliğini ortaya koyan sıfatları: Değişmezlik, sabitlik, hareketsizlik, değiştirilemezlik, yorulmazlık.
Duyu algısının ötesinde var oluşunu simgeleyen sıfatlar: Dokunulmazlık, taklit edilemezlik, görülemezlik, farklılaşmamışlık, mükemmellik, ölümsüzlük, şekilsizlik..
Bu açıklamalardan da görülmektedir ki gnostikler Tanrı'yı tamamıyla insanla bağlantısız ve duyu tecrübesiyle algılanması mümkün olmayan soyut ve aşkın bir yapıda takdim etmektedir. Tanrı ile iliski kurmanın yolu onun oğlu olan logostur. Kutsal ile insanlık arasında köprü vazifesi görecek, insana asıl yeri olan uzakta bulunan mükemmel dünyayı hatırlatacak ikincil bir nedene ihtiyaç vardır.”