Bir parça toprağın etrafını çevirerek “Burası benim” diyen ve ona inanacak kadar saf insanlar bulan ilk insan, sivil toplumun asıl kurucusudur.
—Jean-Jacques Rousseau
Çok uzun zaman önce, belki de milyarlarca yıl önce, evrimle yeni bir organizma tipi ortaya çıktı—tabii buna bir organizma denilebilirse. Bu yeni şey, diğer organizmaların üreme imkânlarını ele geçirmek ve onları kendi kopyalarını çıkarmakta kullanmak gibi garip bir özellik taşıyordu. Bu mahlûka virüs diyoruz.
Ne yazık ki insan içgüdüleri uzun zaman önce evrime uğrayarak hayatta kalmamızı destekler oldular ama bugün içinde yaşamakta olduğumuz dünyayı hesaba katmadılar.
Akıl virüsü örnekleri moda akımlarından dinî kültlere kadar çeşitlilik gösterir. Her türden olabilecek bu kültür parçaları varlıklarıyla insanlara tesir eder, onların düşünüş ve dolayısıyla davranışlarını değiştirerek nihayet güçlenir veya yaygınlaşırlar.
Dünya, hepsi zihinlerimizi, algılarımızı, dikkatlerimizi ele geçirmek için yanşan akıl virüslerinin yaydığı memlerle doludur. Bizim iyiliğimiz umurlarında değildir, aksine kafamızı daha çok karıştırır, tatminsizlik hissini beslerler.
Akıl virüsleri tarihin başlangıcından beri bizimle birlikteler fakat devamlı surette değişip başkalaşıyorlar. Bunlar hızla topluma yayılarak insanların düşünce ve yaşantılarını değiştiren bulaşıcı kültür parçalarıdır. Akıl virüsleri mini etek, argo sözler gibi nispeten zararsız örneklerden, devlet yardımına muhtaç bekâr anneler, gençlik çeteleri ve sapkın dinî örgütler gibi insanların hayatlarını söndüren örneklere kadar her şeyi kapsamaktadır. Bu kültür parçaları bizim hoşumuza gittiğinde sorun yok. Fakat nasıl ki Mikelanjelo bilgisayar virüsü bilgisayarları kendi verilerini yok etmeye programlıyorsa, akıl virüsleri de bizi hayatımız için yıkıcı olabilecek şekilde düşünüp davranmaya programlayabilir.