Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Anadolunun Fethi Selçuklular Dönemi

Ali Sevim

Anadolunun Fethi Selçuklular Dönemi Sözleri ve Alıntıları

Anadolunun Fethi Selçuklular Dönemi sözleri ve alıntılarını, Anadolunun Fethi Selçuklular Dönemi kitap alıntılarını, Anadolunun Fethi Selçuklular Dönemi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Malazgirt Zaferi ve bu zaferin eşsiz kahramanı Ulu Sultan Alparslan'ın Türk ulusuna en büyük armağanı, bugün üzerinde yaşamakta olduğumuz bu yurdun baştan başa fethedilerek bu ülkede bağımsız bir devlet haline gelip, dünya siyasetinde önemli roller oynamamızı sağlamış olmasıdır.”
“Alparslan, kaynaklarda "asla elegeçirilemez" şeklinde vasıflanan Anı kalesini fethetmeyi başardı. Sultan, kent ve kalesinin yönetimine atamalar yaptıktan sonra yer yer yıkılan surları tamir ettirdi ve şehirde bir de mescit yaptırdı. Şehirdeki Hıristiyan din adamlarına hiç dokunmayarak başvergisi (Cizye) karşılığında onlara aman verdi.”
Reklam
“Selçuklular, Merv kentinde topladıkları Büyük Kurultay'da, Türklerin İslâmiyetten önceki devirlerden beri sahip oldukları dünya hâkimiyeti ülküsü uyarınca gerek doğuda gerekse batıda fetihlere girişmeyi kararlaştırdılar.”
“Özellikle IX. Konstantin'in sınırları koruma hizmetlerini vergi karşılığında vermesi, Bizans savunma düzenini ciddi şekilde sarsmış, dolayısıyla Selçuklu istilâsını kolaylaştırmıştı.”
Çaka Bey, Adalar Denizi kıyılarında ve iç Ege'de bulunan Türkleri bir araya getirdikten başka, Bizans'ta kazandığı tecrübe sayesinde 40 üstü kapalı gemiden oluşan kuvvetli bir donanma meydana getirdi. Bizans imparatoru Aleksios Komnenos'un Niketas Kastamonniates kumandasında gönderdiği donanmayı ağır bir yenilgiye uğratarak bir kısmını batırdı bir kısmını da ele geçirdi...
Sayfa 180 - Türk Tarih KurumuKitabı okudu
“Genel bir şekilde ifade edilebilir ki, Suriye ülkesi, Bizans İmparatorluğu'nun egemenliği altında bulunduğu sıralarda, İslâmiyetin ortaya çıkışı ve süratle yayılışını izleyen yıllarda, Arap hükümranlığına geçmiş, milâdî IX. yüzyıldan başlayarak sırasıyla İhşid, Hamdanoğulları ve Mısır - Fatımî devletlerinin yönetimleri altına girmiş ve nihayet özellikle Kuzey - Suriye, XI. yüzyıl başlarında da, daha önce buraya göçeden Kilâboğulları kabilesinin kurmuş olduğu küçük siyasal kuruluşun (Mirdasoğulları emîrliği) hükümranlığında kalmıştır. IX., X. ve XI. yüzyıllarda, Bizanslıların özellikle Kuzey - Suriye'yi geri alma amacıyla giriştikleri askerî hareketler, zaman zaman başarılı olmuşsa da Musul ve Suriye'ye hâkim olan Hamdanoğulları devletinin başarılı savunmaları, zinde göçebe Arap zümrelerinin kitleler halinde bu bölgeye yerleşmeleri ve nihayet XI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Suriye ve Filistin'e başlayan Türk giriş ve yerleşmeleri nedenleriyle, Bizans için hiç bir fayda sağlamamış, aynı yüzyılda Antakya ve yöreleri dışında, Kuzey - Suriye'de artık bir Bizans egemenliği söz konusu olamamıştır.”
Reklam
“Çağrı Bey, kumandasındaki kuvvetlerle artık doğrudan doğruya Bizans yönetiminde bulunan Doğu - Anadolu sınırlarını aşıp Van Gölü havzasına girdi. İlk olarak Anadolu'ya giren, özellikle Ermeni kaynaklarında belirtildiği üzere, "Mızrak, ok ve yaydan oluşan silahları çekili, beli kemerli, uzun ve örülü saçlı, rüzgâr gibi uçan Türk atlıları" karşısında Bizans komutanı Senekerim'in gönderdiği kuvvetler, "Yağmur gibi atılan oklar" karşısında kesin bir yenilgiye uğradılar.”
“Eğer Türk savunma ve direnişi olmasaydı Hıristiyanlar Orta-Doğu ülkelerine tam anlamıyla hâkim olup yerleşirlerdi.”
“Artık bir millet halinde, sel gibi akmakta olan Türkler, bu kez bir istilâ ve yağma amacıyla değil, artık fethettikleri bölge ve yörelerde yerleşmeye başlamışlardır.”
“XI. yüzyıldan itibaren başladığını gördüğümüz ve özellikle sultan Melikşah devrinde, ünlü vezir Nizamülmülk'ün büyük icraatı arasında yer alan 24 Oğuz boyuna mensup kalabalık göçebe Türkmen kitleleri, Türkistan, Horasan ve Azerbaycan'dan Anadolu'ya, sevkedilerek onlara, burada yurtlar verilmek suretiyle, yerleştirilmeleri olayı, Anadolu'da Türk nüfusunun yerli halka oranla süratle çoğalmasını ve dolayısıyla hâkim duruma geçmesini sağlamıştır. Bu husus bugün, ancak bir kısmı elimizde bulunan arazi sayım (tahrir) defterlerinde de açık ve seçik olarak görülmektedir.”
Sayfa 183Kitabı okudu
79 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.