Canlı türlerinin kökenini açıklama girişiminde, Empedokles'in en uygun olanın yaşamını sürdürmeye devam edeceğini belirtmesi aslında bir evrim kuramını dile getirmesidir ki, bu önemli bir açıklamadır. Ona göre öğelerin kimyasal karışımından ilkin et ve kan oluşur. Bunlar ateş, hava ve suyun dengeli bir bileşimi sonucunda meydana gelmiştir; kemikse bu dört öğenin farklı oranlardaki karışımından. Tüm uzuvlar ve organlar işte bu asla sarsılmaz , bozulmaz oluşumlardan ya da bileşenlerden meydana gelir; henüz yuvası olmayan gözler, omuzsuz kollar ve boyunsuz başlar, hepsi bu temel bileşenlerin ürünüdür. Her biri kendine uygun olanı bulana kadar dolanır durur. Bu ilk aşamada genelde hep uygun olmayan bileşimler meydana gelir. Örneğin çeşit çeşit canavarlar bu şekilde vücut bulur ve bunun sonucunda insan başlı öküzler, öküz başlı insanlar, önünde ve arkasında yüzü, göğsü olan çift cinsiyetli yaratıklar vb. Ama bu rastlantısal canlılar oldukça kırılgan ve kısır ya da verimsiz oluşumlardır. En uygun çatı insan ve bilindik hayvan türlerinde mevcuttur. Onların bu uygunluğu da belirli bir tasarımın sonucu değildir, tamamen rastlantı ürünüdür.
Şeyler tanrısal sezgiyle bağlantılı olarak düşünüldüğünde tanrısal bilgi koşuluna bağlı olarak zorunlu olarak olurlar, ama kendi başlarına düşünüldüklerinde kendi doğalarının mutlak özgürlüğünü yitirmezler.