Hanımlara müjde: Kaçan sevgiliniz itinayla geri getirilir!
Sevgilisi tarafından terk edilmiş olan kadın, falcılara, medyumlara taşınmaya, parmak kadar küçülmüş sevgilisini koynunda gezdirdiği gündüz düşleri görmeye başlar. Geçmiş ile şimdinin birbirine dolandığı bu gezilerde kendi gençliği, o zamanki sevgilisi ve (yazarın gözde figürü) Marilyn Monroe da onlara eşlik etmektedir.
Kahramanımız bir süre sonra hücre mühendisi Nizami Öney ile tanışır. Bir tel saçından kaçak sevgiliyi yeniden üretmeyi başaran Nizami Bey’le birlikte, kayıp sevgilileri yeniden üreterek, aşk acısı çeken kadınların derdine deva oldukları “Mutluluk Kliniği”ni kurarlar. Kliniğin hizmet koşulları, beğenilmeyen erkeğin iadesini de kapsamaktadır. Arada, yaşlı bir annenin “uzun yıllar önce kaçarken dağlarda pu¬suya düşürülüp güvenlik güçleri tarafından vurulmuş bir devrimci” olan oğlunun bir tutam saçını getirmesi gibi sarsıcı olaylar da yaşanacaktır…
Aşk Artık Burada Oturmuyor, her zamanki gibi Nazlı Eray’ın düşgücünü yansıtan ama farklı bir çizgiye taşıyan bir roman. Onu yitirilen aşka ağıt olarak da yorumlamak mümkün.
İtalyan yönetmen Angelo Savelli, kitabın “Rüya Sokağı” bölümünü yazarın kült öykülerinden “Monte Kristo” ile birlikte L’ultimo Harem (Son Harem) adıyla oyunlaştırdı. 2005’ten beri İtalya ve Türkiye’de sahnelenen oyun, Floransa’da hâlâ kapalı gişe oynuyor.
Belki aşk artık burada oturmuyor, ama Nazlı Eray'ın Rüya Sokağı dopdolu.