Hüzünlü başladı ama görünen hüzün geleceğe bir haber. Kitabımız ruhumda ayrı bir oda açtı sanki, kah çöllerde dolaştırdı, kah yüreğimde birşeyleri hareketlendirdi. Gittim, geldim, aldım nefesi en derin sahralarda. Vefalı birisi zannederdim kendimi, gördüm ki benimkisi vefanın taklidi idi, içinde samimiyet olmayan, sonra utandım kendimden ben böyle mi yaşamalıydım,ters geldi yüreğimdeki cümlelere. Mesele sadece sevmek değilmiş, mesele sevipte devamlılıkmış. Kitap okurken bir ara daldı gözlerim sonra samimi yaklaştığım aşkın elçisi kitabı, açtı bana yollardan birini. Gezdim çölde kırbaç yedim, ağladım ama hissettim belki de Al-i Muhammed'in vefasını.Selvi boylum al yazmalım filmindeki, Sevgi neydi sözcüğü belki burdan alınmıştı. Ve ama sevgi yetmemiş vefa da gerekliydi. Selvi boylum al yazmalım filmi aslında hüzünlü bitmiş gibiydi ama doğrusu buydu. Sevgi Vefa idi. Farkettiyseniz zulmünden hiç bahsetmedim Yezid'in. Çünkü İmam Seccad ve muhsineler( Zeynep anamız, Fatma anamız, işte onlar Hz. Ali'nin, Hz. Fatımanin, aynılarıydılar. İsimlerini en güzel şekilde taşımışlardı. En güzeli de Hz. Muhammed efendimizi en güzel şekilde temsil etmişlerdi ) hiç beddua etmemişlerdi. Çünkü onlar Taifte taşlanan ve sonra helak edilmesi gerekirken belki burdan İslam ile şereflenen birileri çıkar diye müsade etmemişti Resulullah. İşte bu ruh ile bakmışlardı meseleye. Onlar buna zulüm olarak da bakmamışlardı aslında. Onlar en güzeline sığınmışlardı. Hikayenin sonu yoktu. Hikaye kendi içimizde devam edecekti.... Allah selametler versin...