Okuyucuyu yormadan, hadi kalk bir kahve yap da devam et diyen, okullarda okutulması gereken bir kitap okudum. Her ay Atatürk’le ilgili bir kitap okumaya çalışıyorum. Kendisini de takip ettiğim halde hiçbir kitabını okumamıştım Sinan Meydan’ın; pişmanım.
Öyle naif anlatmış ki Atatürk etkisini, ah bir de asıl öğrenmesi gerekenler alıp okusalar dedirtiyor insana... O değil de, son elli sayfayı acı içinde okudum. Her kadının hiç değilse son kısımları okuması gerekiyor... Kitaptan bir alıntıyla bitirmek istiyorum, belki birilerine bir faydası dokunur. “Osmanlı tarihi, hiç kuşkusuz çok zengin bir tarih... Ancak bu zenginlik bizim hiçbir işimize yaramıyor. Çünkü Osmanlı tarihinden almamız gereken dersleri alamıyoruz. Osmanlı tarihini -işimize geldiği gibi- çarpıtıyoruz. Osmanlı tarihi ile gururumuzun okşanmasını seviyoruz. Fetihlerden, geniş sınırlardan dem vuruyoruz, ama bu fetih topraklarının nasıl teker teker elimizden kayıp gittiğini, o geniş sınırların nasıl daraldığını sorgulamaktan hiç hoşlanmıyoruz. Osmanlı’nın hatalarını, yanılgılarını, yanlışlarını konuşmayı sevmiyoruz. Durum böyle olunca, ister istemez o zengin Osmanlı tarihi hiçbir işimize yaramıyor. Oysa görmek isteyenler için ne büyük dersler vardır o 600 yıllık tarihte...” (sy.55)