"Rakibi yoktu. Ve dünyanın en iyi sporcusu seçildi. Yıl 1992, belki biz çok çabuk unutuyoruz, 18 günlük hafızamız var ya bizim. Dünyanın en iyi sporcusu bizden de çıktı."
çok mütevazı olduğu için herkes tarafından çok sevilirdi.
Günümüzde değeri var mı mütevazılığın, çünkü mütevazılık yapan insanı korkak ve cesaretsiz olarak değerlendirirler genelde, yeni nesil.
Steaua bir ordu takımıydı. Orada yer alan oyuncular rütbeliydi.
Saha görevi olmayan askerlerdi. Onlar tamamen göstermelik, sembolik.
Onlardan biri Albay HAGI
Ercan Taner: Sene 1968, Mexico City Olimpiyatları. Bir maratonun sonu ve Tanzanyalı atlet John Stephen Akhwari... Bu atletin özelliği ne? Ayağı sakat, kanlı, sargılı ve maraton yarışı çoktan bitti. Ama Akhwari yarışı bırakmadı. Bütün atletler yarışı bitirdi, altın madalya alan atlet tarihe sadece olimpiyat şampiyonu olarak geçti. Akhwari'nin adı ise hala anılıyor. Sebebi; gece oldu, ışıklar yandı, arabalar Akhwari'yi takip etti, o ısrarla bırakmadı. Maraton bitmeliydi ve Akhwari sekerek, ayağından kanlar akarak, ayağını sararak maratonu bitirdi. Yarıştan sonra dediler ki, neden yarışı bırakmadın, sakattın ve ayağın kanıyordu, neden bırakmadın ? ve cevabı bence çok etkileyiciydi: '' Ülkem tam 5.000 km öteden beni buraya yarışmam için gönderdi. Sadece ülkemi düşündüm, bana güvenmişlerdi. Madalya almam önemli değil, önemli olan Tanzanyalı bir atletin sakat olmasına rağmen, ayağı yaralı olmasına rağmen, ayağı kanamasına rağmen yarışı bitirebilmesiydi. Ben ülkem için görevimi yaptım ve yarışı bitirdim.'
60'lı yıllar Ajax daha yeni yeni kuruluyor. Başarıya aç, Cruyff yeni yeni çıkıyor. 65-66 yılları. UEFA Kupası'nda Liverpool'la eşleşiyorlar. Liverpool'un başında Bill Shankly var, efsane.. Shankly maçtan önce basın toplantısı düzenliyor. Soruyorlar, ''Ajax takımı için ne düşünüyorsunuz ?'' Biliyorsun, aynı adlı sıvı deterjanlar var, Türkiye'de de kullanılan. Diyor ki, ''Sıvı deterjan olan mı, çok iyi yıkar'' filan.. Öyle espriler yapıyor. Maç sonucu, Ajax: 5 - Liverpool: 1
Benfica ile ilgili şöyle bir lanet var, ilginç bir şey. Benfica 1961 ve 1962 Şampiyon Kulüpler Kupası'nda üst üste iki yıl Şampiyon Kulüpler Kupası'nı kazanıyor. 61'de Barcelona'yı, 62'de Real Madrid'i yenerek. Hani o efsane Madrid'i.. Takımın başında Macar kökenli çok önemli bir futbol direktörü var: Bela Guttman. Benfica ikinci şampiyonluktan sonra Bela Guttman'la yollarını ayırıyor. Guttman da beddua ediyor, diyor ki umarım benden sonra hiç Avrupa şampiyonluğu kazanamazsınız... Benfica 1963'te Milan'la, 1965'te İnter'le, 1968'de Manchester United'la, 1988'de PSV Eidhoven ile ve 1990'da Milan'la Şampiyon Kulüpler Kupası finali oynadı ve hiç birini kazanamadı.