"İnsanlar gençliklerinde besledikleri umutlarına ihanet edip yaşamlarını dünyanın gidişatına göre ayarladıkları için sanki erken gelen bir çöküşle cezalandırılıyorlar..."
"Güneşten yardım dilemek putperestliktir. Yalnızca güneşin kor ateşinde kuruyan ağacın görünüşü gelecek günün görkemini sezdirir; ama güneşin dünyayı aydınlatması onu illa yakacağı anlamına gelmez..."
Film izleyicisi, hit şarkı dinleyicisi, polisiye ve magazin okuru sonu, çözümü, yapıyı önceden bildiği ölçüde artık önemini yitirmiş olan sonuca Nasıl ulaşıldığına bakmaya başlar; tıpkı resimli bilmecelerdeki gibi ayrıntılar öne çıkar ve arayış içindeki izleyicinin bakışı ayrıntılara kaymışken hiyeroglifin anlamı şimşek gibi çakıverir. Bu anlam, bütün görüngüleri en ince ayrıntısına varana dek, iki-değerli basit bir do ve don't [yapılması ve yapılmaması gerekenler) mantığına göre eklemler ve anlam, yabancı ve anlaşılmaz olanın bu şekilde indirgenmesi sayesinde tüketiciye ulaşır. Hiyeroglife olan eğilim kitle kültürü tarihinde yeni bir çığır açmıştır.
Sinemaya gitmeyip tekelce icat edilen toplum şemasına göre konuşmayı ve yürümeyi ögrenmeyen herkes tekel tarafından kapının önüne konur: üretim sürecindeki konumlarından ötürü kadınlar herkesten önce etkilenir ve bu hüzünlü eğlencelere bağlılıkları kısmen böyle açıklanabilir belki. Burjuva eğlencesinin "Görmeden geçmeyiniz!" biçimindeki eski parolası pazaryerinde yapılan masum bir üçkagıtken, pazarın ve eglencenin ortadan kaldırılmasıyla birlikte ölümcül bir ciddiyet kazanır
Kitle kültürü şemasının birtakım özelliklerini ödünç aldıgı ve nesnesi haline getirmekten hoşlandığı spor olayları herhangi bir anlam
oluşturmaktan tümüyle uzaktır. Olduklarından başka hiçbir şey değildirler. Böylece estetik görünümün dağılıp gitmesinde sporlaştırmanın da payı olmuştur. Spor pratik yaşamın imgesiz karşıtıdır ve estetik imgeler spor niteliği kazandıkça bu imgesizlige gittikçe daha fazla katılırlar
...
Spor bile oyun değil ritüeldir. Boyunduruk altına alınanlar boyunduruk altına alınmalarını kutlarlar. Bireyin bedenini zorlayarak yerine getirdiği hizmetin gönüllülüğü sayesinde ozgürlüğün paradisini yaşarlar. Bedenine özgürce davranabildiğinden, birey toplumsal cebrin kendisine yaptığı haksızlığı kölesi olan bedenine aktararak kendisini onaylar. Kitle kültürünün efendileri, diktatörlüklerinin dayandığı asıl kitle desteğini spor tutkusunda sezinlerler ve spor tutkusu da bunu temel alır.
Kitle kültürünün ve onunla bağlantılı bilimin bu çıkmazı kurbanlarını iyice bu tarz bir praksise, körü körüne devam etmeye indirger. Ama merakın bu umutsuz figürü tekel tarafından belirlenmiştir. Bilgi sahibinin tavrı alışveriş yapanlardan, pazarı iyi tanıyanlardan çıkmıştır. Bilgi bu bakımdan reklama yakındır. Ama aslında seçecek bir şey kalmadığında, bir markayı tanımak seçimde bulunmanın yerine geçtiğinde ve aynı zamanda sistemin bütünselliği, yaşamını sürdürmek isteyen herkesi çıkarını gözetmek uğruna bu tür edimleri yerine
getirmek zorunda bıraktığında, reklam da bilgiye dönüşür. Tekelci kitle kültürü koşulları altında olan biten budur. Gereksinimin üzerindeki egemenliğin gelişmesinde üç aşama ayın edilebilir: reklam, bilgi ve komut. Kitle kültürü her yerde mevcut aşina kılma olarak bu aşamaları iç içe geçirir.