Müslümanlar hangi konularda birlik ve beraberlik içinde olacak, nasıl yekpare bir dağ gibi yekvücut bir davranışla hareket edecek; bu ilahî ve güzel birlik neler yapılarak tahakkuk edecek?
Bunun için önce bir "otorite merkezi" olması lâzım.
Otorite Allah’ındır; hâkimiyet O'nundur, hüküm ve ferman O'nundur, itaat O'nadır. Bu sebeple bütün müslümanlar önce ve mutlaka Allah’a itaat etmeli, Resûlullah’a (sas.) tam mânasıyla tâbi olmalıdır. İyice bilinmelidir ki Allah’a isyanda hiçbir mahluka itaat edilemez; Allah’ın emrine aykırı hiçbir emir, hiçbir kimse tarafından verilemez; Allah'ın otoritesini hiçbir kul kendi keyfine kullanamaz. Allah’ın emrinin ne olduğunu herkes gitsin gerçek ulemaya, ehlullaha, evliyâullaha sorsun, öğrensin. Şeriatın ahkâmına tâbi olsun, kendisine Allah’tan gayrı put, mabut, metbu, âmir, otorite edinmesin ki bunun sonu hüsrandır, cehennemdir, azaptır.
Demek ki önce herkes Allah’ın hâkimiyetini tanıyacak; ulemâ-i âmilîne, Allah’ın hükmünü bilene, Allah yolunda yürüyene, Allah’ın emrini tutana tâbi olacak; başka salah ve felah yolu yok! Sonra ilmin, alimin, hakkın, hakikatin, “şûra"nın, meşveretin ortaya çıkardığı, tespit ve tayin ettiği esaslar dairesinde çalışacak, üzerine düşen göreyi, en güzel, en mükemmel tarzda îfâ edecek; her şey düzenli, metotlu, ilmî, mantıkî, asrî, şer'î, meșrû, sevaplı, hayırlı ve mübarek olacak.