Merhaba, ben Levent Oran; hani şu "Kaşınan kadını döveceksin" dediği için bir gecede şöhreti yakalayan. Nefret ettiğiniz, sokakta gördüğünüz zaman yüksek topuklu ayakkabılarınızla üzerinde zıplamak istediğiniz, ekranda seyretmekten kendinizi alamadığınız, elinize bir sopa geçirip kafasını patlatmak istediğiniz, size en zekice işkence yöntemlerini bulmanızı sağlayıp kendi içinizdeki canavarla yüzleştiren, literatüre bir milyondan fazla yeni küfür girmesini sağlayan, "insan maymundan türemiştir" teorisine inanmanıza yardım ettiğim için orangutan dediğiniz, Aysel Gürel hanımefendiye canlı yayında "Kıçımı yeeeee!" diye bağırtan, Türk toplumunun gözünde beyefendiliği ile tanınan Alişan beyefendiye, yine canlı yayında "Kardeşimin seni seyredince psikolojisi bozuluyor" dedirten, toplumda kanunlara saygısıyla, insan severliği ile bilinen Sayın Özcan Deniz'e canlı yayında, Türk televizyon tarihinde ilk kez stüdyo bastırtan ve ''Üstüne kusmak istiyorum, yeşil başlı'' dedirten, maça gidemediği için öfkesini kusamayan halka bu öfkeyi kusması için yardım eden adam, yani Levent Oran.
"Ulan şimdi bir de kitap mı yazdın!" dediğinizi duyar gibiyim. Evet yazdım. Kendim için bir şey istiyorsam namerdim. Bu kitabı sizler için yazdım. Son zamanlarda yaşananlar gösterdi ki, halkın %80'i şöhret olmak istiyor. Bu oran, gençler arasında %99.9'a çıkıyor. İşte bu kitap bir ibret belgesidir. Ders alınacak bir yaşam öyküsüdür. Benim düştüğüm hatalara sizin düşmenizi istemem. Şöhrete nasıl ulaşılır? Ne pazarlıklar döner? Nelerden vazgeçilir? Kısacası, istemeden de olsa ruh şeytana nasıl satılır? Bunu çok iyi bilmek gerekir. Eğer benim hatalarımdan bir ders çıkarılırsa, bu benim için en anlamlı özür olur.
En iyisi siz bütün hikayeyi, hem de en başından, bir kez de benden dinleyin.
