Bir sanat yapıtı düşünün ki, sanatçısı o eserin en mükemmele ulaşması için on yıl üzerinde çalışsın. Bir mükemmellik tutkusu düşünün ki, onu elde etmek için insan, tüm hayatının odağına o tutkuyu koysun. Ve bir aşk düşünün ki, o gizli sanat eserini görmek uğruna sanata feda edilsin...
Balzac’ın Bilinmeyen Başyapıtı işte bu düşünceler etrafında şekillenmiş bir kısa roman. Başkahramanı Frenhofer, yalnızca Picasso, Cezanne gibi sanatçıları değil Karl Marx gibi bir dehayı da etkilemiş. Kendilerini Frenhofer yerine koymuşlar ve kendi eserlerindeki mükemmelliği sorgulama işine girişmişler. Bu bile, eserin ne kadar ilgi çekici olduğunu kanıtlar nitelikte.
Kitapta Frenhofer’in kendi eserine duyduğu hayranlık, gerçekle kendi var ettiği eser arasında gidip gelişleri, sancıları ve tutkusu işlenmiş. Kimselere gösteremediği kadınına duyduğu şey, aşktan öte.
Spoiler Öyle ki onu gözler önüne sermeyi romanın sonuna kadar reddediyor. Başka bir ressam bu eseri o kadar merak ediyor ki, kendi sevgilisinin çığlak bedenini bu resmi görme karşılığında Frenhofer’e teklif ediyor.
Kısa ama çok güçlü bir roman.
Mükemmele ulaşırken nasıl yitip gittiğimizin bir belgesi belki de.
Kesinlikle tavsiyedir