Onlar uhrevi dostlukları, riyakar gülücüklerde, sun'i hareketlerde veya süslü sözlerde değil de.. şefkat yüklü bakışlarda, vefalı tavırlarda, acı ikazlarda ve temelde ise Allah'a kullukta yardımlaşmada ararlar. Evet bu iltifatlarda yağ kokusu vardır. Oysa iltifatın tadı, ara sıra yudumlanmasındadır; ona düşkünlük ise ancak kibir, gurur ve enaniyetin bir yansımasıdır. Halbuki yıkama-yağlama, kir-pas tutmuş arabaları yapılır. Dostluk, yağcılık değil.. samimi sevgidir ve o sevginin iktiza ettiği şeyleri gönül rızasıyla yerine getirmekten ibarettir.
Kardeşlik Dediğin Ölümüne Olmalıdır!
Aslında her insan sevgiye açtır.. hem de bütün nevileriyle. Zira sevgisiz bir hayat, azap-içre azaptır. Ve insan, bir yönüyle sevgisine göre bir ilgi, hürmet ve kıymete müstehaktır. Eğer insanlar, işbu sevgi zaviyesinden genel olarak bir sınıflandırmaya tabi tutulurlarsa denilebilir ki: Bazı insanlar vardır; sevenleri çok, ama sevdikleri az. Bazı insanların da; sevdikleri çoktur, lakin sevenleri az. Kimilerin ise ne sevdikleri vardır, ne de sevenleri. Bir takım insanlarda vardır ki; hem sevdikleri çoktur, hem de sevenleri; üstelik de vefalıdırlar.. ki bunlardır o sevgi evliyaları, bahtiyar insanlar.