Zaman dediğin ne ki... Başlıbaşına bir yanılsama. Yanılsama olduğu için hayatın istediklerimizi getirmediğine, getirdiklerini de istemediğimize, zamansız olduğuna o zamanın hiç gelmeyeceği gibi sarmalların içinde dönüyoruz.
Aslında mutlu olmak istiyoruz.
Dünya çok odalı bir ev. Kimse kimseden çok uzak değil. Ne kadar uzak olursa olsun, oradaki sefalet, oradaki felaket, oradaki çatışma er ya da geç yatağında rahat uyuyan mutlu azınlığı da öyle ya da böyle vuruyor.
Hepimiz aynı gemideyiz. Şu anda burada bile, Rum'u, Ermeni'si, Kürt'ü, eşcinseli, inananı, inanmayanı var... Ayrılıklara odaklanırsak sabaha kadar sayarım. Ortak olan ne? İnsanız. Aynı korkularımız, endişelerimiz, arayışlarımız, umutlarımız var. Bir arada yaşamayı başarmak inanın zor değil. Aynı şekilde düşünmemiz gerekmiyor. Kimimiz Cuma günü, kimimiz Pazar sabahı Tanrı'nın evine gidebilir. Kimimiz şarap, kimimiz portakal suyu ısmarlayabilir. Kimimiz Ermenice, kimimiz Kürtçe, kimimiz Türkçe konuşur... Hepsinin toplamı da bizi yaratır.
Aynaya baktığında dışarıda milyonlarca olandan birisin. Ahlaka, toplumun sana öğrettiklerine karşı gelecek, başkaldıracak zerre cesaretin olmadığının farkına var. Kendi kendini güçlü olduğunu inandırmaya çalışma. Değilsin. Göğsünü açıp, kalabalığa bağırmadıkça ‘ben burdayım’, elindekileri kaybetmek korkunu yenmedikçe ve başkalarının onayını, takdirini bekledikçe bir zavallıdan öteye geçemeyeceksin. Söylenme, söyle ve yap.
Pompalanan bu değil mi? Daha fazla, daha fazla... Ben özelim, ben güzelim, ben arzulanırım, arzuladığımı da alırım... Kozmetik, moda, Sex and the City... Sonra? Boşluk, mutsuzluk, tükenmişlik...
İnsanlar birbirlerinden korkuyordu. Yabancıydı herkes birbirine. Kimisi işini kaybetmekten, kimisi en güvendiğinde bile ihaneti yaşamaktan korkuyordu. Ne kadar kalabalık. Hem insanlar, hem de taşıdıkları maskeler... Kaybolmuş benlikler, amaçsız bedenler, çağdaş köleliğin can bulmuş izleri, düğümlenmiş yaşamlar ...
Pompalanan bu değil mi? Daha fazla, daha fazla... Ben özelim, ben güzelim, ben arzulanırım, arzuladığımı da alırım... Kozmetik, moda, "Sex and the City" ... Sonra? Boşluk, mutsuzluk, tükenmişlik ...