Koltuklara çökmüştük. Meraklı gözler üzerime kenetlenmiş beni ağır ağır kemirmeye başlamıştı. Hastaymışım gibi bakıyorlardı. Tek kusurum geçmişimin ancak bu sabaha kadar uzanıyor olmasıydı. Ben onların geride bırakmış oldukları günlerin bir parçasıydım. Hepsi ortak geçmişlerinden birtakım izler ve işaretler taşıyordu. Bense olmayan geçmişimle onların bu fevkalade düzenini bozuyordum. Yüzlerine yapışmış olan tereddütlü gülümsemelerin, huzursuz kımıldanışlarının, kaçan gözlerin arkasında hafızasızlığımdan kaynaklanan derin ve yabani bir keder vardı. Bir adam düşünün, bir kaza sonucu belleğini yitirmiş... Geçmişini hatırlamıyor, ailesini, çevresindekileri tanımıyor ve hepsinden önemlisi, nasıl yaşayacağını bilmiyor. Birileri var onunla konuşan... Kim bu insanlar, neden bakıyorlar ona? Karanlık ve tekinsiz şehri, alelacayip suretleri kendisi yaratmış olabilir mi? Bazen boş, bazen anlama isteğiyle bakıyor etrafa. Her şeyi yeniden öğrenerek başladığı hayatı, kâbuslarla ve geçmişinden gelen tedirginliklerle günbegün koyulaşıyor. Hatırlamak, günü yakalamak, iyileşmek... Aç gözleri! Denizi kapatan inşaat, çok başlı ejderhalar, cadılar, Beyoğlu, gri apartmanlar, çukura indirilen ceset ve kendini arayan bir hafıza... Kapa gözleri! Hakan Bıçakcı’dan kördüğümün ve huzursuz bir zihnin romanı...
Yazar:
Hakan Bıçakcı
Hakan Bıçakcı
Editör:
Levent Cantek
Levent Cantek
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 10 dk.Sayfa Sayısı: 147Basım Tarihi: Mayıs 2011İlk Yayın Tarihi: 2004Yayınevi: İletişim Yayınevi
ISBN: 9789750508899Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
147 syf.
7/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Kaza sonucu belleğini yitirmiş bir adam... Evet, bu konuda bir sürü kitap okudunuz, film seyrettiniz. Ama Hakan Bey'in nispeten az aksiyonlu ve gerçekçi bakış açısı, olayın akışını epey değiştiriyor. Karamsarız bir kere, başımızın etrafı bulut, içimizde bitmeyen bir hesaplaşma... İnsanın kendisiyle tanışmak zorunda kalması, tek kelimeyle ürpertici. Bununla birlikte, şizofrenik karakterlerin Hakan Bey'in imzası olduğunu fark ettim. Bütün karakterlerinin böyle akıl sağlığı bozuk bir tarafı var. Bazen, hep aynı kitabı okuyormuş gibi hissediyorum. Yine de tarzı olan yazarları severim, ruh halime göre okuma yapmamı kolaylaştırıyorlar.
Boş Zaman
Boş ZamanHakan Bıçakcı · İletişim Yayınevi · 2011207 okunma
Reklam
152 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Aralık ayının 4.betiği (2020 yılında okuduğum 96.betik)
Kalemin psikolojik gerilim romanları o kadar çok güzel ki okurken betik elimden kayboluyor. Özümü başkarakter olarak gördüm. Onun gibi farkında olmadan başkası rolü oynarken ne sezdiğini tarif edecek bir söz bulamadım. Belki de başkasını oynadığımızdan dolayı özümüzü kaybettik. Harun, özünü bulmaya çalışırken birden yaşamı çalınan Kenan olduğunu öğrenince ters köşeye yatırıldık. Kenan, bunu kabul etmeyip Harun olmaya devam ederken birden intihar etmek için pencereden aşağıya attı özünü. Bu ne şimdi? dedik resmen. Aslında hepimiz Kenan'ız. Bu sınav yerinde kaç kişiyi oynadığımızdan haberimiz yoktur. Keşke Gülden penceresinden olayın gerçek yüzünü öğrenseydik. Doğrusu ancak kalem bilir. Belki de toplumda çalınmış yaşamlar olabilir ama aslında bu roman sayesinde reenkarnasyon olayına yüzeysel olarak yaklaştık. Severek okudum. Okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. #BetikEli #BoşZaman #HakanBıçakçı #Ayhan #Can #Esra #Gülden #Harun #Kenan #İletişimYayınları
Boş Zaman
Boş ZamanHakan Bıçakcı · İletişim Yayınevi · 2011207 okunma
147 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
İnsan anıları olmadan nasıl yaşar?
Bir insan anıları, yaşanmışlıkları olmadan sadece fiziksel varlığıyla ne kadar var olabilir? Bir gün uyandınız ve kim olduğunuzu, nerede olduğunuzu bilmiyorsunuz. Bir trafik kazası sonucu yaralandığınızı ve evinizde olduğunuzu söyleyen bir eşiniz var. İşte Harun’un hikayesi de böyle başlıyor. Harun ‘ona anlatılan kimliği’ ile ‘bilmediği asıl kimliği’ arasında bocalıyor. Tutunacak bir anısı, ailesine ve akrabalarına en ufak bir yakınlık hissi yok. Kendini ve çevresini keşfetme sürecinde yavaş yavaş gerçekle düş karışmaya başlıyor. Gerçek Harun’u bilmeyen okuyucu için düş ile gerçeğin birbirine girmesi kolaylaşıyor. Ama aslında dikkatli bir okuyucu iseniz Harun’un düşlerini ayırt etmeyi öğreniyorsunuz. Bu sefer merakınız ‘gerçek ne?’ oluyor. Ansızın gelen bir karakter ile Harun için biçtiğiniz tüm gerçeklik tepe taklak oluyor. Çıkışı olmayan bu labirentten Harun nasıl çıkacaktır? Bazı okuyucular için asıl soru ‘Harun bu labirentten nasıl çıkacak?’ olabilir. Ama benim için zaten bu çıkış baştan belliydi. Asıl soru şu olmalı bence. ‘Bu labirentin, bu sonu olmayan yolun gerçekliği nedir?’ Hayal ile düşü, depresif ruh halini, dalgalanıp duran gerçekleri okumak hoşunuza gidiyor ise Boş Zaman’ı okuma vaktiniz gelmiş demektir. Benim okuduğum ilk Hakan Bıçakçı kitabıydı. Ve ben yazarı çok sevdim
Boş Zaman
Boş ZamanHakan Bıçakcı · İletişim Yayınevi · 2011207 okunma
147 syf.
7/10 puan verdi
Hakan Bıçakçı düş ve gerçek arasında zaman kavramıyla oynayarak, bilinmezin peşindeki muğlak bir arayışı anlatıyor bu kez. Kendi adıma Hakan Bıçakçı'nın genel sorunu, başarıyla anlattığı dünyayı yarattıktan sonra olay örgüsünü daha zayıf kılarak çözüme kavuşturması. Bu kadar tepeye çıkmışken daha keskin bir iniş bekliyor insan. Okuru zorlamayan, ama çok da kalıcı hasar bırakmayan bir roman olmuş.
Boş Zaman
Boş ZamanHakan Bıçakcı · İletişim Yayınevi · 2011207 okunma
Reklam
147 syf.
7/10 puan verdi
Hakan Bıçakçı okumaya başladığım ilk romanı ve aldığım karara beni hiç pişman etmedi. Aynı zamanda bitirme tezim olduğu için romanı üç kez, satır aralarını beynime kazıyarak okudum. Roman bir karga çığlığıyla başlıyor -İtalyanca karga "bir şeyin asıl durumunu yitirerek baş aşağı olması" anlamını taşıması ve kapakta da bu ayrıntıya dikkat çekilmesi oldukça isabetli ve manidar- ardından Harun isimli, trafik kazasında geçici hafıza kaybı yaşayan bir karakterle tanışıyoruz. Roman boyu da bu kişinin kim olduğunu, çevresini, yaşamını öğreniyoruz derken sonlara doğru Harun'un aslında Harun olmadığı gerçeğiyle dank diye yüzleşiyoruz. Yani roman bellekle alakalı olmaktan bir miktar sıyrılıp "kimlik arayışı" çabasında olan bir karakterin yaşamından parçalara dönüşüyor. Tam Harun'u tanımaya başladık derken aslında hayatı çalınmış bir Kenanla karşılaşıyoruz ve çok geçmeden de karga çığlığıyla başlayan roman yine bir çığlıkla sonlanıyor. Kitabı çok beğensem de birtakım boşluklar var. "Hayatı çalınmış sözde Harun kim, bunun kimsesi yok mu, bunu arayan soran yok mu?" tarzı sorular oluştu kafamda. O kısmı bir nihayete erdiremedim. Her şeye rağmen satır satır okunması gereken, basit gibi görünen ve bir o kadar da derin bir roman. Kalemine sağlık Bıçakçı.
Boş Zaman
Boş ZamanHakan Bıçakcı · İletişim Yayınevi · 2011207 okunma
147 syf.
·
Puan vermedi
Hikaye, üniversitede tarih öğretmeni olan Harun’un trafik kazasında meydana gelen geçici hafıza kaybıyla başlıyor. Hatırlamaya çalıştığı onca zamanı, hatırlamaması sonucunda; hafıza kaybından sonraki ilk günkü gibi uyandığını anımsıyor. Kapının çalmasıyla intiharın eşiğinden döndüğü o ilk gün. Sonunda da aynı sabaha uyandığını görüp kendini sekizinci katın dışa bakan penceresinden boşluğa bırakıp, bu döngünün devam etmesini istemeyip hayatına son veriyor. • • *Döngü olayı işin içine girince, izlemeyeni dövüyorlar serisinden meşhur Netflix dizisi olan Dark geldi aklıma. Kendi içinde hatırlayamadığı zamana dönüşünü yansıtan bir sahne gibi.
Boş Zaman
Boş ZamanHakan Bıçakcı · İletişim Yayınevi · 2011207 okunma
147 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Okuduğum ikinci Hakan Bıçakçı kitabı. Absürd hikayelere, büyülü gerçekliklere düşkünlüğüm malum fakat Boş Zaman'ı bir Rüya Günlüğü'nü sevdiğim kadar sevemedim. Sanırım yanlış bir zamanda okudum. Kitap tasarımını çok beğendim, baskı kalitesi de güzel.
Boş Zaman
Boş ZamanHakan Bıçakcı · İletişim Yayınevi · 2011207 okunma
147 syf.
7/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Hakan Bıçakcı'nın son dönem hikayelerinden bir önce yazdığı Boş Zaman, hafızasını kaybetmiş Harun isminde bir karakterin uyanışı ile başlıyor. Yine Bıçakcı'dan aşina olduğumuz Rüya-Gerçek döngülü bir kitap. Anlatım ve olaylar yine iç içe geçiyor ve gerçeklik algısı kayboluyor. Basit bir şekilde ele alınmasına rağmen sonuna kadar merakla okutturdu. Sonu da güzel bağlanmış bence. Hikayeleri kadar vurucu olmasa da beğendim. İlk kez Hakan Bıçakcı okuyanlar için güzel bir başlangıç olabilir.
Boş Zaman
Boş ZamanHakan Bıçakcı · İletişim Yayınevi · 2011207 okunma
Reklam
147 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
27 saatte okudu
Hakan Bıçakcı'nın kaleminden okuduğum ilk kitabıdır. Her kitabı okumanın veya o kitapla karşılaşmanın bir zamanı olduğuna inanırım.Uzun süre kütüphanemde beklemesine rağmen yeni okuyabildim ve iyi ki de okumuşum. Sade,durağan bir konusu olmasına karşın okumaya başladığım andan itibaren sıkılmadan,akıcı şekilde kendisini okuttu. Gerçeklik olgusunu ve gerçekliğe olan bakış açımızı yer yer sorgulatan ,kendimi karakterin yerine koyup onunla aynı hisleri ve gerginliği hissedebildiğim bir eserdi. Anlatılan rüyaların ya da anların çok net şekilde gözümde canlanması çarpıcı bir etki bıraktı üstümde.Hikaye bitiminde kafamda soru işaretleri ve eksik parçalar kalsa da zihin açan bir eser bırakmış Hakan Bıçakcı.
Boş Zaman
Boş ZamanHakan Bıçakcı · İletişim Yayınevi · 2011207 okunma
155 syf.
·
Puan vermedi
·
20 saatte okudu
"Koltuklara çökmüştük. Meraklı gözler üzerime kenetlenmiş beni ağır ağır kemirmeye başlamıştı. Hastaymışım gibi bakıyorlardı.Tek kusurum geçmişimin ancak bu sabaha kadar uzanıyor olmasıydı. Ben onların geride bırakmış oldukları günlerin bir parçasıydım." Roman kahramanı neresi olduğunu bilmediği bir evde uyanır. Kim olduğu hakkında en ufak bir fikri yoktur. Adının Harun olduğunu ve hafızasını yitirmiş bir tarih hocası olduğunu öğrenir daha sonra. Geçici olduğu söylenen bellek kaybı bir türlü geçmek bilmez ve öncesiz bir şimdiki zamanın içine hapsolan Harun, geçmişinin peşine düşerek kimliğini yeniden inşa etmek zorunda kalır.
Boş Zaman
Boş ZamanHakan Bıçakcı · Oğlak Yayınları · 2004207 okunma
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.