Henüz 4. kitabı okumadım ancak şu an için, bana göre, serinin en iyi kitabıydı. Seriye başlamadan önce tatmin hissi açısından şüphelerim vardı ancak bu şüphelerim tamamen yok oldu. Belki de bu şüphenin nedeni, yazarın ilk kitabını sadece 15 yaşındayken yazmaya başlamış olmasıydı. "15 yaşında yazılmaya başlanan bir kitap, benim gibi 30'lu yaşlarında olan birisi için ne kadar doyurucu olabilir ki" diye düşündüm açıkçası. Benim için edebiyatta akıcılık ve sade dil, eseri keyif alarak okumamdaki ilk etkenkerdir. Bu seride şimdiye dek bu 2 etken benim kitaplardan keyif almamı sağladı. Genelleme yapmıyorum, belki de bu fikirlerime birçok okuyucu arkadaş katılmayacak, ancak kişisel fikirlerim bu yöndedir. George R. R. Martin'in Taht Oyunları serisinin, karakterlerin kan bağları, başlarına gelen olaylar vb açılardan okuyucuları şaşırtma seviyesinin yüksekliğine alışmış biri olarak, bu seride de zaman zaman, bu seviyede olmasa da şaşırtıcı olaylar ve bilgilerle karşılaştım. Dediğim gibi bunlar kişisel fikirlerim, her okuyucuda aynı etkiyi bırakması söz konusu olmayabilir. Uzun lafın kısası, 4. kitapta neler olacağını az çok tahmin edebiliyorum ancak bu okuma isteğimi ve heyecanımı azaltmıyor. Bu seriyi tavsiye ederim. Altın Yayınları'na gelince, açıkçası kitaplarda birçok yazım hatası var, bu nedenle hiç beğenmedim bu yayınevini. Çevirmenin de bazı betimlemeleri ve olayları kafamı karıştırdı ve okurken gözümde canlandıramadım.
