Benim tarlamdın, ringimdin, dengimdin.
Şimdi üflesen üflesen sigara dumanıyım;
dağılır giderim dudaklarından sıyrılır sıyrılmaz.
Yine de ben seni çok çok sevdiğimi söyleyim;
ne olur ne olmaz.
Ne fark eder birbirimize yoksulsak, birbirimize sakat kediler gibi sokulsak
Almayayım ayrılığı ayağımın altına, yeter ki üzülme sen
Kana çabuk karışsın diye içkine toz şeker koymamalısın
Kalbe çabuk karışsın diye hasrete yalnızlık koymamalısın
Annem, babam beni dövdü diye dövdü beni hep
Ben aşkımı o beni hiç sevmedi diye sevdim galiba, adı
JELATİN tersten bakınca ASYA
sonra gidip gidip afrikayı gezdik ikinci el sarhoş
Uyandım, gidip
ekmek aldım, ekmek alırken buğday tarlasını, çiftçiyi, rekolteyi de almışım yanlışlıkla. Yanlışlıkla oldu zaten tüm bunlar. Yanlışlıkla yalnız kaldım.
kamuya açık alanlarda da sevebilmek seni
inceltilmiş a harfinde mesela
heyecanla okuduğum romanın birkaç sayfasının eksik çıkması gibi
gitgide sıradanlaşan yanık kokusunda ortam uygunsa
yoğurdun kaymağını sana ayırmak mesela
kuştüyü bir kaşıkla uzatmak açık ağzına
hiç hoş şeyler değil bunlar
hiç hoş şeyler değil
akşama lodos varmış, hava bültenini sunanlar söylüyor
gidip tüm teknelerimi tek başıma çekmeliyim kıyıya
hiç hoş değil hiç hoş değil bunlar bunlar
eğer halatların ucunda boş hayatlar bağlıysa
Kamuya açık alanlarda da sevebilmek seni
İnceltilmiş a harfinde mesela
Heyecanla okuduğun romanın birkaç sayfasının eksik çıkması gibi
Gitgide sıradanlaşan yanık kokusunda ortam uygunsa
Yoğurdun kaymağını sana ayırmak mesela
Kuştüyü bir kaşıkla uzatmak açık ağzına
Hiç hoş şeyler değil bunlar
Hiç hoş şeyler değil