"Saygıdeğer bayım!" dedi. "Daha nasıl açıklayayım bilemiyorum. Durum, sanırım, bütün çıplaklığıyla ortada. Ya da sizin istediğiniz, belki ... Her neyse ... Siz benim ... burnumsunuz!"
Zavallı Kovalev, aklını yitirecekti sanki. Böylesine garip bir olay üzerine ne düşüneceğini bilemiyordu. Daha düne
kadar yüzünün ortasında kımıldamadan duran burnunun süslü üniformalar giyip kupa arabaları içinde caka satması nasıl açıklanabilirdi!?
"Kimden kestin o burnu, canavar herif?" diye bağırdı karısı. "Başkası değil ben kendim ihbar edeceğim seni karakola! Seni ayyaş, rezil seni! Üç ayrı kişiden duydum: Tıraş ederken milletin burnuna koparacakmış gibi asılıyormuşsun!"