Adını söylüyorum
bu karanlık gecede,
çınlıyor eskisinden
çok daha ötelerde.
Bütün yıldızlardan daha bir uzak,
yumuşak yağmurdan acılı hem de.
Sever miyim eskisi
gibi seni? Bir yerde
yanıldı mı yüreğim?
Sis açılıp ilerde
kavuşur muyum dingin
ve saf tutkuya gene?
Ah bir yolabilseydim
ay seni ellerimle!
“Boşuna kolluyorsun rüzgârdaki sesleri.
Yok tatlı bir serenat geldiği kulağına.
Camların arkasında sabırsız bekliyorsun.
Ne derin acıdır o kopup gelen bağrından,
Artık tükenmiş, yorgun göğsünün üzerinde.”
Su, nereye gidersin?
Güler giderim ırmakla
denizin kıyılarına.
Deniz, nereye gidersin?
Ararım suyu tırmanıp
dinleneceğim pınarı.
Kavak, ya sen ne edersin?
Hiçbir şey demem sana.
Ben... titrerim i
Ne istesem, ne istemesem
ben ırmaktan, denizden?
(Durur doruğunda kavağın
yönü belirsiz dört kuş.)