“Zıtlıkların çiçeği idi gelincik… Ateş gibi rengiyle davetkâr, ama dokunduğunuzda dağılacak kadar ürkek; sizden hiçbir şey beklemeden, kupkuru bir toprakta ya da bir kayanın dibinde bitecek kadar güçlü ama hemen boynunu bükecek kadar narin; uzaktan bir bütünün ayrılmaz parçası, yakından yalnız ve ayrıksı; çiçeği kusursuz güzellikte, sapı dikenli, yaprakları sevimsiz… Ve bütün bu çelişkileri unutturacak kadar cazip…”