İsmine aldanıp, sihirli, cadılı, korkunçlu şeylerin döndüğü bir kitap sanmayın. Bu kitap, ne bir vampirin sarışın bir dilberi izbe köşelerde hüpletmesini konu alan dandik bestseller romanlara, ne de fantastik kurgusuyla süpürgeye binip emmi, dayı demeden tüm aile efradına dünya turu attıran beş para etmez kitaplara benzer.
Kitaba gelelim:
Okuyun, büyük eser. Pek çok okur için "bir kitap okudum, bütün hayatım değişti" cümlesindeki kitap olma özelliği taşır. "Görmediğim şeye inanmam" deriz. Bu roman öyle bir afallatır ki, gördüklerimizin dahi bir kurgu olup olmadığını anlayamayız. Bu yönüyle kitap, Truman Show nam filme göz kırpar. Ya herkes parayla tutulmuş figüranlardan oluşuyorsa? Ya her şey tamamen bir aldatmacaysa? Gerçek nerede başlıyor, nerede bitiyor?
Konusuna gelirsek:
İngilizce hocası olan kahramanımız Nicholas Urfe'nin bir yunan adasına öğretmen olarak işe alınıp, bu adadaki sıkıcı günlerinin birinde, adayı turlarken karşılaştığı garip bir adam ile olan münasebetlerini konu almakta. Kahramanımız, bu esrarengiz adamın anlattığı hayli ilginç şeylere inanmakta zorlanırken, bir yandan da bu adamın yakınındaki insanların, bu adamın zeki bir şarlatan olduğuna dair itiraflaflarının doğruluğunu-yanlışlığını öğrenmeye çalışır. Her biri kendi savlarıyla kahramanımızı ikna etmeye çalışadursun, bizimki ... neyse, neyse, anlatmayayım, sürprizi kaçar.
Mutlaka okuyun.. Sıkı bir okurun görmezden gelemeyeceği bir kitap. Görün bu kitabı. İşte böyle...