Gerçek Kahramanların Öyküsü

Çanakkale Destanı

İsmail Bilgin

Çanakkale Destanı Sözleri ve Alıntıları

Çanakkale Destanı sözleri ve alıntılarını, Çanakkale Destanı kitap alıntılarını, Çanakkale Destanı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yaradaki Bir Tutam Ot
Fransızlar, Çanakkale Savaşı'nda çok ağır kayıplar vermişlerdir. Kirte Savaşlarında sağ kolunu kaybeden Fransız subayı bir anısını anlatmaktadır: "Biz Fransızlar, Türkler gibi mert bir milletle savaştığımız için övünebiliriz. Şiddetli bir süngü harbinden sonra, savaş sahasını dolaşırken, bir Türk askerinin kendi gömleğini yırtarak, bir Fransız askerinin yarasını sardığını gördüm. Tercümanım vasıtasıyla sordum: "Niçin öldürmek istediğin askere yardım ediyorsun?" Mecalsiz Türk askeri şu cevabı verdi: "Bu asker yaralanınca, cebinden yaşlı bir kadın resmi çıkardı... Her halde resimdeki annesi olacaktı. Benim işe kimsem yok, o kurtulsun, anasının yanına dönsün istedim." Bu asil davranış karışında gözyaşlarımı tutamadım. Bu sırada emir subayım, Türk askerinin yakasını açtığında, gördüğüm manzara karşısında yanaklarımdan sızan yaşlarımın donduğunu dahi hissetmedim. Çünkü Türk askerinin göğsünde bizim askerden daha ağır bir süngü yarası vardı ve bu yaraya bir tutam ot tıkamıştı. Az sonra ikiside öldüler..."
Sayfa 24 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Çanakkale Müdafaası; bir hayat müdafasıdır. Bu müdafaanın sonunda ya kanlı bir ölüm yahut şerefli bir yaşamak vardı. Yaşamak ise ancak bu müdafaayı kazanmakla mümkün olacaktı. Türkler, Çanakkale'yi yaşamak için müdafaa ettiler.
Reklam
Gerçekten de Çanakkale Seferi'nin kolay olacağını düşünüyordu. Zira Balkanlar'da yenilmiş bir ordu vardı. Bu ordu kendilerine karşı koyamazdı. Ancak Türk askeri BalkanSavaşı'nın küllerinden bir Anka kuşu gibi doğmuş bu yenilginin üzerine destan yazmıştır... "Bizler ki her seferinde uçurum kenarlarından hayata dönmüşüzdür. Dönmeyi bilmişizdir. Bu da ancak bize özgüdür..."
Hayatlarından ümit kesilenlerle fazla ilgilenmiyorlardı. Tam işin en yoğun olduğu sırada önüne gencecik bir vatan evladını yatırırlar. Bir ayağı kopmak üzere parça parça ve bağırsakları dışarıdadır. Sıhhiyecilere "Kaldırın bunu!" derken o genç: "Baba..." diye inler. Doktor bakar ki kendi oğludur. Sarılır öper. "Bu benim oğlum! Bari gölge bir yere kaldırın" der. Masasının üzerine bir başka vatan evladı getirilir. Doktor onunla meşgul olmaya başlamıştır. Sırada daha pek çok Mehmetçik bekler. Doktor oğluyla ilgilenecek zamanı ancak ertesi gün bulur. Gölgelenmek için yatırdıkları yerde şimdi oğlunun bir mezarı vardır.
Geri17
77 öğeden 71 ile 77 arasındakiler gösteriliyor.