Kitabı uzun zamanlara yayarak okudum. Aslında keyifli ve okunası bir kitaptı. Fakat gerek anlamak, gerekte sıkılmamak için böyle bir yola baş vurdum.
Babasının, "Birini eleştirmeye kalktığında, herkesin seninle aynı imkanlarla dünyaya gelmemiş olduğunu aklına getir" hiç bir zaman unutmamış olan, F. Scott Fitzgerald Bize 1920'lerin Amerika'sının bir yandan göz kamaştıran, caz müziğin geliştiği boğucu kaldırımlara sahip Güney Eyaletlerini göz önüne seriyor.
Kitap 12 hikayeden oluşuyor ve iki bölüm, Kitapta ilgimi çeken hikayeler, Jöleli Şeker, 1 Mayıs, Benjamin Button'un Hikayesi ki; doğduğunda yetmiş yaşında olan ve yaşlandıkça gençleşen bir adamın hikayesi çok ilgimi çekmişti. Ve Ey Kızıl -Kahve Saçlı Cadı.
Kitabı okurken kimi zaman, eski siyah filmlerin tadını alıyorsunuz. Kimi zaman, bir Caz konserinde dinleti hissine kapılıyorsunuz. Kimi zaman da, Eski bir tiyatro oyununda kendinizi buluyorsunuz.
Kısacası sıkılmadan okumak istiyorsanız, kitabı geniş zamanda okuyun. o zaman daha çok hissedecek ve kayif alacaksınız.
caz çağı öyküleri kitabının içinde yer alan tüm öyküler yazarın caz çağı dönemi için eleştirdiği ya da güzelleme yaptığı her şeyi barındırıyor aslında. öykülerin başında bu öyküyü şu dergi için yazdım, bu öykü arkadaşımın başından geçti tarzındaki fitzgerald'a ait cümleler de var. bu tarz hoşuma gitti aslında. ben bunu şu koşullarda yazdım, dergi istedi diye yazdım, gönderdim kabul almadı değiştirdim diyerek yazılan şeye bir misyon yüklemeyi, yüceltmeyi engelliyor. güzel bir bakış açısı. sanatsal ve müziksel tarz sevenler için önerebilirim.