"Eğer bir efsaneye yeterli sayıda kişi inanırsa gerçeğe dönüşür."
"Artan teknoloji yanında artan savunmasızlığı da getirir."
Cennetin Çeşmeleri, her ne kadar aklınızda böyle fantastik şeyler hayal etseniz de aslında kitabın konusu bir "Uzay Asansörü". Arthur C. Clarke, bu kitabın bir romandan ziyade mühendislik tezi olarak anılmasını istiyor son sözünde. "Tarihte ilk kez Cennet'e giden bir merdivenimiz olacak, bir yıldız köprüsü" diyerek kaleme alır bu kitabı. Yani bize hayal kuruldukça mühendislikle ya da farklı yöntemlerle hiçbir şeyin zor olmadığını, bir yolunun olduğunu anlatmaya çalışıyor. Kim bilir, belki de önümüzdeki yüzyıllarda Arthur ve ondan önceki bilim adamlarının tezleri gerçek olup bir Uzay Asansörü ile karşılaşırız.
Kitabın konusuna gelecek olursak, Morgan, çok önemli biridir zira kendisi vaktiyle Cebelitarık Boğazı'nı inşa etmiş bir mühendis. Dünya'ya ve Uzay'a birer kule - kendi deyişiyle uzay asansörü - kurmak ister. Seçtiği konum ise yüzyıllar önce kendini Tanrı-kral olarak gören Kalidasa'nın en sevdiği, uğruna babasına ihanet ettiği ve Cennet Çeşmeleri yaptırarak tüm dünyaya ilahi olduğunu duyurduğu yer; Sri Lanka'daki Adem Tepesi'ni seçer. Bunun sebebi tüm dinlerde ilahi bir yer olarak tasvir edilmesi. İlk sayfalarda Kalidasa dönemine yapılan flashbackler kitabı zengin kılıyor.
Altın Kelebekler, Yıldız Adacığı, Kutsal Ruhlar, keşişler... Dolu dolu bir bilimkurgu kitabı sizler bekliyor. İşleyiş açısından ağır ancak bilimkurguya doyuracak bir kitap.
