- Şekerin Küba için ne demek olduğunu biliyorsunuz, Meksika için pamuğun, ya da Venezuela için petrolün, Bolivya için kalayın ve Şili için bakırın ne demek olduğunu; hayvancılığın ve buğdayın Arjantin için ne olduğunu ve tabii, kahvenin Brezilya için ne olduğunu! Hepimizin ortak bir paydamız var: hepimiz tek-ürünlü ülkeleriz, bunun doğal sonucu olan ikinci bir ortak yanımız var, tek pazarlı olmak... Dış ticaretimizi ve üretimimizi çeşitlendirmek için ne yapmalı, nasıl bir uygulama tercih etmeliyiz? Bunu anlaşmalarla mı başaracağız? Yoksa silah zoruyla mı? Bu sorulara nasıl cevap vereceğimi bilemiyorum. Şu kadarını söyleyebilirim ki, Küba’nın içinde bulunduğu koşullarda, emperyalistlerin baskıları ve onların ülkenin içindeki kuklalarından gelen dayatmalar karşısında halkımızın, sesini duyurabilmek için silaha sarılmaktan başka çaresi kalmamıştır.