Aralık ayında o kadar çok Agatha Christie okudum ki, sanırım 2021 yılı buralar Christie yorumlarıyla dolacak.
Bugün karşınıza, içinde Poirot olmayan bir eserle geldim. Poirot hayranı olan benim bu durum biraz canımı sıksa yarım bırakmak istemediğimden tamamladım ve şuan buradayım.
Christie’nin kaleminden okumuş olduğum en kötü eser diyebilirim bu kitap için. İlk olarak, otelde sadece bir tane cinayet işlenirken isminin Cinayetler Oteli olması tuhaf. Sanırım orijinal adı (At Bertram's Hotel) değiştirilmeden Türkçeye aktarılsaymış her şey daha güzel olabilirmiş.
Konusundan bahsetmek gerekirse, ziyaretçilerinin yaşlı ve saygın insanlardan oluştuğu klasik tarzda döşenmiş bu otelde, ünlü bir insan olan Lady Sedgewich’in kalmaya başlamasıyla olaylar başlıyor diyebiliriz. Lady Sedgewich otelde, yıllardır herkesten sakladığı kızı Elvira Blake ile karşılaşıyor. Heyecan doruktayken birden ortadan kaybolan unutkan rahip kitabın tuzu biberi oluyor diyebiliriz.
Bu kadar kaoslu bir kitap olmasına rağmen nedendir bilinmez kurgusu sallantıda gibi geldi bana. Kitabı bitirdikten sonra taşlar yerine oturmamış gibi hissettim. Ayrıca dediğim gibi , Belçikalı dedektif Poirot yerine Christie’nin bir diğer karakteri olan Miss Marple vardı ve ben pek sevemedim bu yaşlı kadını.