Ölümle yaşam arasındaki ince çizgide olmak bu mu? Ağustos sıcağında sırılsıklam ter içindeyken, alınan dayalı bir namlunun soğuğunda titreyerek yalvarmak mı canının bağışlanması için? Hiçbir acıyı, kanayan yaraları hissetmemek mi alnın donarken yalvarmak? Canını kurtarmanın bedeli olarak, bundan sonraki yaşamında hep göğsündeki acıyla, alnındaki karayla, rüyalarını kâbuslarla birlikte yaşamayı göze almak mı bedel olarak?