Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dil ve Diyalektik

Dil ve Anlayış

Salih Mirzabeyoğlu

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Kur'an ayetleri nurdur ki, karanlık şüpheleri yok eder. Kadir gecesinde, nurların nuru olan Allah'ın tecellisi vardır.
Dil aslında düşüncenin gerçekleşmesinin şartıdır... Dilin asıl yanı düşüncenin kendini gerçekleştirme şartı olmasıdır. Düşüncenin konuşmada şekil alması, insan zekasının bulduğu bir şey olamaz; bu,içten itilmeden doğan bir süreçtir. içimizde bulanık olan organikleşmemiş duygunun nasıl söz dediğimiz organikleşmiş kalıba döküldü bir takım şartlarla açıklanamaz. <<Önce düşünce vardır, sonra söz gelir>> Denemez. Ancak bir düşünce cümle biçiminde dile getirildiği zaman o düşünce kendi içinde açıklık kazanır. düşüncenin ses organının ve işitmenin dile olan ayrılmaz bağlılıkları insanın ilk yönelmelerinde ortaya çıkar.
Reklam
"Yolda seninle beraber yürüyüp giden yoldaşların da seninle alay etmek için gidiyorlar."
Sayfa 165
"Dil vatandır ve ortalık vatan hainleriyle doldurulmaktadır."
Sayfa 113
DİL, İNSANDIR!
Evet, dil vatandır! Dil, insandır! Dil, kâinattır! Dil, Allah'ın, kâinat plânı olarak kuluna ihsan ettiği anahtardır!
Sayfa 115 - 4.Levha, -Dil Şuuru-, Hüküm, İBDA YayınlarıKitabı okudu
Dil ve Olgunluk...
- " (…) Ancak yüksek bir olgunluğa erişen dillerde, gerçek bir düşünce etkinliği meydana gelebilir..."
Sayfa 89 - 4.Levha, -Dil-Düşünce-Aksiyon-,Dil ve Düşünce I, İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
DİL VATANDIR!..
- "Milletimiz düşünce kabiliyetini ve aletini İslâmiyet'ten almıştır! Şu var ki, mefhumlar, benimseyenlerin milli hançerelerine ve gramer dehalarına sadık kalınarak yalnız asli maddeleriyle alınacağı yerde, köleliğe kadar varan teslimiyet neticesi, bir nevi montaj sanayi gibi ezber tarafından tüm aletleri ve usulüyle devşirilmiş; ve biri yüksek sınıf, öbürü halk dili olarak iki ayrı çizgi üzerinde yürütülmüştür. Bu iki çizginin birincisi ana dilini unutturacak, hatta bir Arap ve İranlıyı şaşırtacak kadar taassup gösterirken, öbürü, halk dilinde yerleşen, milli hançereye göre şekillenen, milli tahassüs edalarını kalıplaştıran, kısaca, düşünmeyi ve akıl erdirmeyi öğreten bir tohumluk vazifesi görmüştür. Ve işte bizim davamız manevi uzviyetimizde kalb mevkiini almış bir lisan oluşunun halk dili çizgisine hücum ve onda aslı Arap ve Fars ne kadar mefhum varsa katledip yerlerine, kurbağaların bile güleceği hırıltıları sokmak isteyenlerin hâlidir. Her birine bir karşılık aranan, güya bulunan ve resmi ve hususi pazarlara dökülen kelimelerden, imkân, ihtimâl, tabiat, sebep, farzediş, müşahhas, mücerret, buut, mesafe, mektep, mükâfat, filân falân gibi mefhumların diş sökercesine dimağ cihazından çıkarılması gayreti altında, sadece manevi vatanımızı yok etme gayreti yatmaktadır. Bu kadarı bir girişten ibarettir ve kapı açıldıktan sonra nelere rast gelineceği görülecektir. Dil vatandır ve ortalık vatan hainleriyle doldurulmaktadır!.."
Sayfa 110 - 111, 4.Levha, -Dil Şuuru-, Osmanlıca, İBDA YayınlarıKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.