Beynimde mütemadiyen toplar gürlüyor,gürlüyor..
Rüyetimin ufku genişledikçe içimin gamı büyüyor
haydi…
haydi…
Buradan kaçalım
Vadiye inelim.
Dar yerlere sığınalım
Gözlerim görmesin bu dünyayı…
Ne kalabalık görmek isterim ne manzara..
Burnum her taraftan kan kokusu alıyor
Etrafımda dolaşan halka baktıkça zannediyorum ki kulaklar meşum haberler duymak için kirişte….
Gözlerde avını bekleyen yırtıcı hayvanların vahşeti parlıyor..
Her hayatın ancak bir başka hayatı tepelemekle
kabil-i temin olduğu bir hayatta yaşıyoruz..
Her ırk kendi kanından olmayan diğer insanların kanına susamış..
Her kavim dünyayı diğer akvamdan temizleyerek benimsemek hülyası ile çıldırmış…
—Haydi….haydi..
—Yine nöbetin tuttu..
.
.
.
….sıkılıyorum lala
Düşman yüzü görmek istemiyorum…..
Kaç zamandır ellerimizle mezar kaza kaza tırnaklarımızın arasını ölü toprağı ile doldurduk.
Sana birşey teklif edeceğim ama…
—Nedir?
—Taze bir ölü üzerinde tecrübe yapsak ?…
Hilkaten pek sefih bir çocuk değildi. Lâkin rehbersizdi. Her ne görse öğrenmek hevesine kalkar, az vakitte ondan bıkar, diğer yeni bir arzuya düşerdi. Her şey ile uğraştı. Ciddi hiçbir şey öğrenemedi.