Dört Arketip kitaplarını, Dört Arketip sözleri ve alıntılarını, Dört Arketip yazarlarını, Dört Arketip yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsan, ruhu kendisi yaratmamıştır, onun yaratıcı olmasını ruh sağlamıştır; ruh, insanı harekete geçirir, iyi fikirler, dayanma gücü, coşku ve ilham verir. Ama insanın içine öyle nüfuz etmiştir ki, ruhu kendisinin yarattığına ve ona sahip olduğuna inanma gafletine düşer insan. Gerçekte, ruhun ilkfenomeni ona sahip olur, tıpkı fiziki dünyanın, insana tâbi nesne gibi görünürken, onun özgürlüğünü binlerce zincire vurması ve baskın idée-force (sabit fikir) haline gelmesi gibi.
"Bu benim dönüşümüm ama kişisel bir dönüşüm değil, içimdeki ölümlünün ölümsüze dönüştüğü, benim ölümlü kabuğumdan kurtulup kendi yaşamına doğduğu, güneş arabasına binip belki beni de yanına aldığı bir dönüşüm."
"Dünya ve yaşam bir düş gibi geçer gider yanından, bir kere de başını kaldırıp karşısına bakmayı beceremediği için, yaşam onun için yanılsama, hayal kırıklığı ve huzursuzluk kaynağıdır."
Bir grubun deneyimi, bireyinkinden çok daha düşük bir bilinç düzeyinde gerçekleşir. Çünkü çok sayıda insanın bir araya gelmesiyle ve ortak bir ruh halinde birleşmesiyle oluşan ortak ruhun, tek tek bireylerin düzeyinin altında olduğu bir gerçektir. Eğer grup çok büyükse, ortak ruh bir tür hayvan ruhu gibidir. Büyük örgütlerin ahlakının daima şüpheli olmasının nedeni bu olsa gerek. Bir insan kalabalığının psikolojisinin avamınkinin düzeyine inmesi kaçınılmazdır. Yani, ortak deneyim denen şey bir grup içinde yaşandığında, bu deneyim nispeten düşük bir bilinç düzeyinde gerçekleşir, grup içindeki deneyimin bireysel deneyime göre çok daha sık gerçekleşmesinin nedeni budur.
Zaten ulaşılması da çok daha kolaydır, çünkü birçok kişinin birlikteliğinden büyük bir telkin gücü doğar.Kalabalık içindeki birey telkine açıklığının kurbanı olur.Herhangi bir şeyin olması, örneğin bir öneride bulunulması, bu öneri ne kadar ahlakdışı olursa olsun, bireyin de buna katılması için yeterlidir. Kitle içinde insan bir sorumluluk duymadığı gibi korku da duymaz.