Hayatlarının dar bir yolun, bir orta yolun üzerine kurulmuş olduğunu hissediyorlar; gelip geçicisinden bile olsa, taşkınlığı, çılgınlığı andıran her şeyin, yasak değil, daha kötüsü, olanaksız olduğu bir yolun üstüne...
Erkekler taşınmak istemezler. Yalnızca götürülmek isterler. Rüzgâr ve fırtınalar götürsün onları. En uzaktaki kırağı ve buzlara ulaşmak, soluk almayı kesmek, ama ölmemek, soğuğun hemen dibinde durmak isterler.