Herkesin ötelediği şey: Duygular. Her an mantıklı olmanın övüldüğü, duygularıyla hareket etmek yerine sadece mantığını kullanan insanların daha üst düzey görüldüğü bir dünyada yaşadığımızı düşünüyorum-tıpkı içedönüklüğün yerilip dışadönüklüğün göklere çıkarılması gibi. Eveeeet, bu kitap diyor ki, hayır, IQ tek başına hayatı düzenlemekte yeterli değildir. Hatta tek başına pek de bir işlevi yoktur. Hayatını, diğer insanlarla ilişkilerini, mutluluğunu, kendini tanımanı, anlamlandırmanı sağlayan şey EQ(duygusal zeka)'dur. Şimdi burada yanlış anlaşılma olmasın, EQ'dan kastımız tabiki de bir yeşilçam filmi izleyince sulu gözlerle etrafta dolaşmak değil(gayet açıklayıcı oldum...), duygu ve mantık terazimizi iyi ayarlayabilmek, empati yeteneğimiz, bla bla. Zaten bunları kitabı okudukça öğreneceksiniz. Kitabın ilk 60-70 sayfası psikoloji/nöroloji/psikiyatri vs bilmeyenler için bir tık ağır kaçabilir, çünkü beyin yapısı detaylıca ele alınmış ki alınmasa olmazdı. Amigdaladan söz etmeden neyi anlatacaksın di mi ama? Kitap gayet bilimsel araştırmalara yer vermiş, birçok şeyi özetlemiş, deyim yerindeyse baya kapsamlı bir literatür taraması yapmış. Evet hanımlar beyler, IQ yerine biraz EQ'nuz ile övünün, başımıza ne geliyorsa IQ'suzluktan değil EQ'suzluktan geliyor, oku bak, göreceksin.