« Güzellik, mutlak değildir, nisbi( ölçüye göre)dir.
... her seviyeye göre bir güzellik vardır. Bir çok seviyelere göre güzellik olan şeyler ise bazan ve ekseriyâ çirkinliktedir. Lâkin ne diyebiliriz? Tabiâtın böyle aziz tecellileri hudutsuzdur. »
« Bu âile hâyatında aşkın büyük kasırgaları yok; Türk âilelerinin öteden beri bildikleri bir âfet: İnce hastalık geliyor, bu güzel vücûdu alıyor; işte bütün fâciâ burada başlıyor ve burada bitiyor. Makber mevzûca sanatın bütün tumturâk(gösteriş)ından âzâdedir.
Fakat Makber, ilk mısrâlarından da anlaşıldığı zaman, ölümün eşiğinden başka bir mersiyedir; bu eşiğe bastıktan sonra gözlerimiz ölüme dalıyor, kadar o manzaradan ayrılamıyor; bu mersiyeyi bitirirken, mütesellî(teselli) de olamıyoruz, en son vak'ada, Allâh'a ve Peygamber'e olan i'tisam(sarılmak)la bile avunamıyoruz. Bütün bu fâcia içinde bir kahraman aramak beyhûdedir: o kahraman ne ölümüne ağlanan kadındır, ne de ağlayan şâirdir, bir muammâ olan ölümdür..»